Ali Emiri Efendi, Diyarbakır’ın kültürel zenginliğini edebi dünyaya yansıtan, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde iz bırakan önemli şahsiyetlerden biridir. Gelin beraber Ali Emiri Efendi’yi tanıyalım…
Ali Emiri kimdir?
Ali Emiri Efendi, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde yaşamış önemli bir devlet adamı, kütüphaneci, yazar ve şairdir. Diyarbakır'da doğmuş ve hayatı boyunca topladığı değerli kitaplarla tanınmıştır. Bu biyografide, Ali Emiri Efendi'nin hayatı, çalışmaları ve mirası ele alınacaktır.
Yaşam ve eğitim
Ali Emiri Efendi, 1857 yılında Diyarbakır'da doğdu. İlk eğitimini Diyarbakır'da Sülükiyye Medresesi'nde aldı. Arapça ve Farsça dillerini çok iyi öğrendi.
Meslek hayatı
Ali Emiri, 1875 yılında telgrafçılık kurslarına katılarak telgrafçı oldu. 1875-1908 yılları arasında devlet memuru olarak görev yaptı. Maliye Nezareti’nin taşra teşkilatında çalıştı ve Mardin’de tahrirat müdürlüğüne kadar yükseldi. Emekliye ayrıldıktan sonra Millî Tetebbûlar Encümeni, Tasnîf-i Vesâik-i Târîhiyye Encümeni başkanlığı ve Tarih-i Osmânî Encümeni üyeliği yaptı.
Edebi ve akademik çalışmaları
Ali Emîrî, Osmanlı padişahlarına ve şehzadelerine yazdığı şiirlerini topladığı "Cevâhirü’l-Mülûk" ve II. Abdülhamit’e yazdığı medhiye ve tebrik nameleri içeren "Levâmi’ü’l-Hamîdiyye" adlı eserleri ile tanınır. Ayrıca, "Esami-i Şuara-yı Amid" ve "Tezkire-i Şuara-yı Amid" adlı eserlerinde Diyarbakırlı şairlere yer vermiştir. Manzum eserlerinin hacmi on bine yakın beyit tutar ve klasik Türk edebiyatını yakından tanıması sebebiyle şiirlerinde vezne hâkimdir.
Millet kütüphanesi ve kitap koleksiyonu
Ali Emîrî Efendi'nin en büyük başarısı, hayatı boyunca topladığı paha biçilmez değerdeki kitaplardan oluşan kütüphanesini, Fatih'te Feyzullah Efendi Medresesi'nde kurduğu Millet Kütüphanesi'ne bağışlamasıdır. Kütüphanesinde Türk-İslam dünyasının dil, edebiyat, tarih, coğrafya, tıp, sanat ve pozitif ilimlerle ilgili paha biçilemeyen el yazması eserler, ferman, berat, hat koleksiyonu ve Cumhuriyet öncesi gazete ve mecmualar bulunmaktadır.
Divânu Lügati't-Türk'ün keşfi
Ali Emîrî Efendi'nin en önemli hizmetlerinden biri, Kâşgarlı Mahmud’un o zamana kadar ele geçmeyen meşhur "Dîvânü lugāti’t-Türk" adlı eserini bulması ve ilim âleminin hizmetine sunmasıdır. Bu eser, Türk dilinin bilinen en eski lugatıdır ve Ali Emîrî'nin gayretleriyle 1915 yılında ilim âlemine kazandırılmıştır.
Ölümü ve mirası
Ali Emiri Efendi, 23 Ocak 1924 tarihinde İstanbul'da vefat etti ve mezarı Fatih Camii hazîresindedir. Hayatı boyunca topladığı eserler ve kurduğu Millet Kütüphanesi ile Türk kültürüne büyük katkılarda bulunmuştur.
Ali Emiri Efendi, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde önemli bir kültürel figür olarak öne çıkmıştır. Kitap koleksiyonu ve kütüphanecilik alanındaki çalışmaları, Türk kültür ve tarihine yaptığı katkılarla hatırlanmaktadır. Onun mirası, bugün de araştırmacılar ve tarihçiler için değerli bir kaynak olmaya devam etmektedir.