Dünyadaki en zor durumlardan biri de çaresizliktir, belki de en zorudur çaresizlik.

İnsanlar sıcak yatağında yatarken, gökyüzünden bombalar yağdığında ölümün sıcaklığını hissetmek çaresizliktir. Ortadoğu'da ölüm genelde uykunun, uyumadığı saatlerde gelir.

Onlarca İslam ülkesinin izlediği ve dünyada yüzlerce devletin seyrettiği katliamın adı, insanlık suçudur. Bu suça dünyadaki her ülke ortaktır. Ortadoğu’daki İslam ülkeleri ile birlikte özelikle de Arap devletleri suçun faillerini bildikleri halde katliamı durdurmadıkları gibi tam tersine yardım ve yataklık yaptıkları için onlarda bu katliamın ortağıdır.

Onlarca Arap ülkesi aralarındaki terörist devlet İsrail'i durdurmuyorsa, bu ayıp tarih boyunca silinmeyecek. İş birliği yapan ve ümmetiz deyip, akan kanın üzerinden ticaret yapan, koltuğunu garantilemek için katillerle birlikle hareket eden, para karşılığında susan lider, bürokrat, yönetici ve ülkelerin, tarih sayfaları, ihanetlerini silmeyecek.

Ortadoğu'da yaşamanın diğer adıdır, çaresizlik. Ölürken insanların filim izlediği gibi seyrettikleri sahnenin diğer adıdır, çaresizlik. Sevdiklerinin cesedine sarılıp, sessiz çığlıklar ile feryat etmenin diğer adıdır, çaresizlik. Çocuklarının, annenin, babanın parçalanmış cesetlerini bir bütün olarak toprağa verilmediği kimsesizliğin diğer adıdır, çaresizlik. Hiçbir suçu, günahı olmayan masum insanların uğradığı zulmün diğer adıdır, çaresizlik.

İsrail bu cesareti, korkak Müslüman ve Arap liderlerden alıyor. Müslüm halklar ise çaresizce izlemek zorunda kalıyor. Birgün sıranın onlara geleceğini bile bile terörist devlete müsamaha gösteriyorlar. Kendi devletlerine dahi ihanet ediyorlar Arap liderler. Şahsi düşünüyorlar, "bana ve aileme bir şey olmasın ve cebimiz para dolsun" derdindeler. Kimin ölüp kaldığı onları pek ilgilendirmiyor. İsrail'in de cesareti buradan geliyor.

  Ortadoğu’daki halkta, çaresizlik içinde ölüm sırasının onlara gelmesini bekliyor...