İstanbul’da baharın geldiğini anlayabilmek için takvime bakmaya gerek yoktur. Şehrin parklarında, meydanlarında, yokuş aralarında laleler açtıysa, kış bitmiş, yeni bir sayfa açılmış demektir. Her yıl Nisan ayında düzenlenen İstanbul Lale Festivali, sadece çiçek değil, şehir kültürünün bir parçası haline gelmiş durumda.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yıllardır sürdürülen bu etkinlik, şehrin dört bir yanını lalelerle donatıyor. Ama bu sadece estetik bir tercih değil. Bu, İstanbul’un ritüellerinden biri. Tıpkı martı sesleri, simitçiler ve vapur çayı gibi... Lale de bu şehre ait.Festivalin merkez noktaları yine aynı: Emirgan Korusu, Gülhane Parkı ve Sultanahmet Meydanı.

Emirgan Korusu, festivalin merkezlerinden biri. Her yıl on binlerce lalenin desenler oluşturacak şekilde dikildiği koruda ziyaretçiler hem doğayla baş başa kalıyor hem de görsel bir şölen yaşıyor. Rengarenk çiçeklerin arasında yürüyen insanlar, şehir hayatının stresinden bir nebze olsun uzaklaşıyor.

Gülhane Parkı, biraz daha sakin ama daha tarihi bir deneyim sunuyor. Özellikle arka taraflara doğru ilerlediğinizde kalabalık azalıyor, ağaçların arasındaki lalelerle baş başa kalabiliyorsunuz. İstanbul’un ortasında ama sessizliğin içinde olmak istiyorsanız, doğru adres burası.Sultanahmet Meydanı ise İstanbul’un geçmişiyle bugünü arasındaki geçiş noktası. Caminin gölgesinde açan laleler, yerli ve yabancı ziyaretçiler için unutulmaz bir manzara sunuyor. Tarih, doğa ve şehir yaşamı burada aynı karede buluşuyor.

Lale Festivali, bir çiçek etkinliğinden fazlası. İstanbul’un zaman zaman unuttuğumuz zarif tarafını yeniden hatırlattığı bir durak. Her yıl yeniden açan bu laleler, sadece mevsimi değil, belki de insana kendisini de tazeleme imkanı sunuyor.