AMED TIMES - Diyarbakır Tabipler Odası Başkanı Ülgen, ülkenin içinde bulunduğu baskı ortamı, insanların kendini özgür hissetmemesi ve ifade özgürlüğünün kısıtlanması gibi nedenlerle, hekimlerin yurt dışına göç ettiğini belirterek baskı ortamı hekimlerin göç etmesiyle sağlık hizmetlerinde ciddi sorunlar yaşandığına dikkat çekti.

Baskı ortamında dolayı insanlar ülkeyi terk ediyor

Ülgen, “Bu son siyaset süreciyle beraber, baskı ortamında dolayı insanlar ülkeyi terk ediyor. Çünkü bir cezalandırma olayı var. İnsanlar kendini özgür hissetmiyor ve en küçük bir ifade biçiminde yıllarca hapiste kalma riski var. Yeni cezaevleri yapılıyor. Tecrit tipi cezaevleri yapılıyor. Yüksek güvenlikli cezaevleri ve S Tipi cezaevleri yapılıyor. Bu yüzden insanlar kendini güvende hissetmediği ve mutlu hissetmediği için ülkeyi terk ediyor. Sağlık koşullarından dolayı hekimler de ülkeyi terk ediyor. Özellikle kasıtlı olarak sağlığın özel piyasaya açılmasından sonra, hekimliği uzun yıllardır evrensel olan kimliğinden çıkarılıp basitleştirildi. Hastayı müşteri yaptı. Hastaneyi de bir işletme yaptı.  Hekimi de orda para kazanan bir konuma düşürdü. Hekimlik mesleğinin kendisi ciddi şekilde bir erozyona uğramış oldu. Tıp eğitimleri bir kere çok kötü. Şu anda tıp fakültelerinin eğitimi, ezberci eğitim. Deney yok, araştırma yok. Hocalar hasta başı eğitimi yaparken 70-80 öğrenciye birden eğitim vermekteler. Bu noktada hekim göçünün yanında bir de bilim insanı göçü var. Üniversitelerden bilim insanları uzaklaştırıldı. Halbuki hekimlik sosyal, hümanist bir meslek ama ondan kopmuş durumda" dedi.

Whatsapp Image 2024 07 24 At 14.22.38 (1)

"Ülkeyi terk etmek çözüm değil"

Ayrıca enfeksiyon hastalıkları uzmanlarına da ihtiyaç duyulmakta. Ancak, bu branşlar maalesef kimse tarafından tercih edilmiyor. Biz diyoruz ki, mücadele edelim. Ülkeyi terk etmek çözüm değil. Bulunduğumuz alanı koruyalım ve mücadele edelim. Hem mesleki kimliğimiz için hem de toplum sağlığı için mücadele edelim. Barış ve demokrasi için mücadele edelim. Bu göçler, siyasi süreçlerden, baskılardan, OHAL rejiminden ve çatışmalı ortamdan bağımsız değil.”

Diyarbakır'da toplu taşımaya yeni güzergah: 9 Eylül’de hizmete açılacak Diyarbakır'da toplu taşımaya yeni güzergah: 9 Eylül’de hizmete açılacak

“Hasta olmayı önlemek, koruyucu sağlık hizmetlerini yürütebilmek lazım”

Sağlığı sadece binalara sıkıştıran ve toplumda ilaç tüketimini teşvik eden mevcut sağlık sisteminin çözüm olmadığını belirten Diyarbakır Tabip Odası Genel Sekreteri Ahmet Baran,

“Bir kere sağlığı topluma indirebilmek lazım. Yani hasta olmayı önlemek, koruyucu sağlık hizmetlerini yürütebilmek lazım. Yerel yönetimleri sağlığa dahil edebilmek lazım. Sağlıkla ilgili emek meslek örgütlerinin o kentin, o yaşam alanının sağlığına dair söz kurabilmeleri ve bu kurdukları sözlerin yansımalarının hayata geçebilmesi lazım" diye konuştu.

Whatsapp Image 2024 07 25 At 10.14.16

“Yükün daha çok acillere, 112'lere yığılmaya çalışıldığı ve işlemeyen bir durum var ortada”

Ahmet Baran, iktidar tarafından kullanılan dilin de etkisiyle, hekimlerin itibar kaybının son 20 yılda ciddi şekilde arttığını, sağlık çalışanlarının toplum nezdinde metalaştığını ve ticari ilişkilerle anıldığını ifade ederek şunları söyledi:

“Dolayısıyla bu dil toplumda halk ve sağlık emekçileri veya hekimler arasında bir ayrışmayı da beraberinde getirdi. Aslında bu ayrışma da bugün çözümleyemediğimiz durumun bir parçası. En önemli şeyi, toplumda egemen şiddet dilini bırakmadan hekime şiddeti veya sağlık emekçilerine şiddetin bertaraf olacağını düşünmek, durumu analiz edememek olur. Yani ilk sırayı cihazlarla, başka araçlarla çözecek bir olgu değil aslında. Ülkenin yaşama sirayet etmiş yaşamın birçok alanda sirayet etmiş şiddet dilinin maalesef sağlık alanında da kendine yer bulmasıyla ilgili bir durumu konuşuyoruz aslında. Tabii bu durumla birlikte aynı zamanda ülkedeki sağlık sisteminin de işlemez hale geldiği apaçık ortada. Sürekli zorlanan randevu sistemleriyle ama işlemeyen birinci basamak, önleyici ve koruyucu sağlık hizmetleriyle yükün daha çok acillere, 112'lere yığılmaya çalışıldığı ve işlemeyen bir durum da var ortada. Bütün bu sağlık ortamının ülkedeki genel demokrasiye yaklaşımın hakim olan şiddet dilinin yansımaları da maalesef hem hekimlerde hem sağlık emekçilerinde, bilim insanlarında veya toplumun diğer kesimlerinde dışarıya doğru bir gidişi tetikledi ve hızlandırdı.” 

Kaynak: AMED TIMES