DİYARBAKIR

Diyarbakır’ın Kırklar Dağı’ndaki efsanesi: Gümüş Sakallı Paşa

Diyarbakırlılar için efsaneler, kültürel kimliği güçlendiren, toplumsal birliği pekiştiren ve ahlaki değerleri yeni nesillere aktaran önemli bir unsurdur. Bu hikayeler, yerel halkın geçmişi ve gelenekleri hakkında bilgi sunarak toplumsal belleği canlı tutar. Bu efsanelerden biri olan Gümüş Sakallı Paşa hikayesini daha önceden hiç duydunuz mu? Gelin beraber keşfe çıkalım...

Abone Ol

Diyarbakır’ın kültürel dokusunun ayrılmaz bir parçası olan Gümüş Sakallı Paşa efsanesi, geçmişin izlerini günümüze taşıyan ve toplumun geleneksel değerlerini yansıtan önemli bir hikayedir. Bu efsane, sadece bir yerel hikaye olmanın ötesinde, Diyarbakır halkının dayanışma, yaratıcılık ve kültürel zenginliklerini nasıl koruduğunu gösterir. İşte Gümüş Sakallı hikayesi!

Paşa efsanesi

Eskiden Diyarbakır’da yaşayan Hristiyanların Paskalya günlerinde et yemeleri yasaklanmıştı. Bu özel günde Müslümanlar ise geleneksel olarak Kırklar Dağı’na pikniğe çıkar, yemek yer ve eğlenirlermiş. Bu gelenek uzun yıllar boyunca devam etti. Ancak bir gün Diyarbakır’a gelen gümüş sakallı, ince düşünceli ve nazik bir paşa, Hristiyan komşularının et yemediği bu günde piknik yapıp et pişirmenin ve kokusunun çevreye yayılmasının uygun olmadığını düşündü. Bunun üzerine bu geleneği yasakladı ve zamanı geldiğinde şehri çevreleyen surların kapılarını kapatarak kimsenin dışarı çıkmasına izin vermedi.

Bunun üzerine Diyarbakırlılar, bu duruma bir çözüm bulmak için bir araya geldiler. Altı veya yedi tabutu omuzlayarak Mardin kapısına doğru yola çıktılar. Nöbetçiye “Cenazemiz var, mezarlığa götürüyoruz, kapıyı açın,” dediler. Kapı açılınca, hemen Kırklar Dağı’na yönelip tabutların içindeki yiyecekleri çıkararak her yıl yaptıkları gibi eğlenmeye başladılar. Bu yaratıcı çözüm, Diyarbakır’ın kültürel mirasında önemli bir yer edinmiştir.