AMED - Uzman Psikolog Tansel Tara Çapar, Liseye Geçiş Sistemi (LGS) sınavına hazırlanan çocuklarda görülen sınav kaygısının akademik başarıyı etkilediğini belirterek önemli açıklamalarda bulundu.
Uzman Psikolog Tansel Tara Çapar, pek çok öğrencinin yaşadığı sınav kaygısı yani “öğrencinin gerçek performansını göstermesini engelleyen, içerisinde betimsel ve davranışsal özellikler barındıran, çocukta olumsuz duygular hissettiren durum” ile ilgili önemli bilgiler verdi.
Sınav kaygısının çocukların öğrendikleri bilgileri sınav sırasında kullanmalarına engel olarak performans düşüşüne neden olduğunu belirten Çapar, ayrıca psikolojik problemleri de beraberinde getirdiğini vurguladı.
Sınav kaygısı olan çocukta “huzursuzluk, endişe, tedirginlik, sıkıntı” hislerinin belirginleştiğine dikkat çeken Psikolog Çapar “Ders çalışmada isteksizlik, mide bulantıları, karın ağrıları, ağız kuruluğu, taşikardi ve benzeri belirtiler gözlemlenebilir. Konsantre olmadıklarını dile getirebilir, özgüvende azalma ve değersiz hissetme ile karşılaşılabilir. Uyku ve iştahta bozulmalar görülebilir. Çocuğun ders notlarında gözle görülür bir düşüş gözlemlenir. Ders çalışma eylemini devamlı olarak erteleme, sınav öncesi ve sonrası süreç hakkında konuşmayı reddedebilirler. Okul, ders ve sınavlar hakkında sorular sorulmasından büyük ölçüde rahatsız olurlar. Sınav kaygısı olan çocukların çok çalışmasına rağmen performans düşüklüğü yaşadıkları bilinmektedir. Öğrenciler sınavın içeriği yerine kendilerine odaklanır. Bu nedenle bilgilerini aktaramaz, okuduğunu anlayamaz, düşüncelerini organize etmede güçlük yaşayabilir” diye konuştu.
Psikolog Çapar, çoğu öğrencinin sınavları kendi kişiliklerini ölçen bir test olarak gördüğüne değinerek sınavların kişiliği değil, bilgiyi ölçtüğünü hatırlatmak gerektiğini ifade etti.
Aksi taktirde çocukların başarısızlık düşüncesini tehdit olarak görerek kaygılarının artacağını belirten Psikolog Çapar sınav kaygısını etkileyen faktörlerin “genetik faktörler, aile içinde verilen yanlış eğitimler, bireydeki iç çatışmalar ve öğrenilmiş tepki olarak kaygı” olduğunu söyledi.
Çocuklarda kaygı oluşturan nedenlerden birinin “bilinçaltındaki korkular” olduğunu; bireylerin genellikle korkunun kaynağı olan ilk hatıralarını unutma, bastırma ve reddetme eğiliminde olsa da korkuların kaygı olarak ortaya çıktığını sözlerine ekledi.
Çocuğa karşı aile ve öğretmenlerin destekleyici tutumunun önemini vurgulayan Psikolog Çapar “Sınav kaygısı olan çocuk, "Ya başaramazsam", "Kazanamayacağım", "Ya sınavda bayılırsam", "Yapamayacağım" gibi gerçekçi olmayan düşünceler ile kendilerini eleştirebilir. Çocukta, dikkat dağınıklığı, odaklanamama problemi, endişe ve huzursuzluk gibi ruh halleri hissedilebilir. Bedensel belirtilere bakıldığında; mide bulantısı, kalp hızında artış, terleme, titreme vb semptomlar görülebilir. Bu kaygının oluşmasında olumsuz otomatik düşünceler ve çevre baskısı yer aldığı için çocuğa karşı aile ve öğretmenlerin destekleyici tutumu çok önemlidir” dedi.
''Başka çocuklarla kıyaslamadan...''
Ailelerin çocuktan beklentisinin yüksek olmasının da kaygıya yol açabileceğinden bahseden Psikolog Çapar aile, arkadaş ve öğretmenlerinden destek gören çocukların motive olarak başarılarını arttırdıklarını anlattı. Ebeveynlerin çocuklarından beklentilerinin gerçekçi olması gerektiğinin altını çizen Psikolog Çapar şunları dile getirdi: “Aileler çocuğa karşı kıyaslayıcı, otoriter, eleştirici ve baskıcı tutumlar değil empatik ve anlayışlı yaklaşımlar sergilemelidir. Ailenin hedeflerinin gerçekçi ve ulaşılabilir olması durumunda çocuklarda sınav kaygısı kontrol edilebilir düzeye gelir.”
''Deneme sınavları moral bozmadan devam etmeyi sağlıyor''
Nefes ve gevşeme egzersizlerinin gevşeme ve odaklanma sağlayarak sınav kaygısı ile başa çıkmada yardımcı olduğunu vurgulayan Psikolog Çapar kaygıyı yok sayıp bastırmak yerine kabul edip tanımaya çalışmanın kaygıyı azaltıcı bir yöntem olduğunu belirtti. Araştırmalara göre, çocuğun sınav kaygısıyla yüzleşmesinde olumlu etkileri olan deneme sınavlarının, yapılamayan sorularda moral bozmadan devam edebilme yeteneğini geliştirdiğini sözlerine ekledi.
Psikolog Çapar bir diğer faktörün de uyku düzeni olduğuna dikkat çekerek “Sınav senesini bir maratona benzetebiliriz. Bu nedenle uygun saatte yatarak sabah dinlenmiş bir şekilde uyanmak çocuğun enerji depolamasını sağlar. Sınav stresini azaltan bir diğer faktör ise, egzersizlerdir. Bu sebeple öğrencilerin düzenli egzersiz yapmaları teşvik edilir. Sınav kaygısı psikolojik problemlerle ilgili olabilir. Psikoterapi ile öğrencilerin sınav kaygılarının nedenleri belirlenir ve bunlar üzerinde seans yapılandırılır. betimsel Davranışçı Terapi (BDT), öğrencilerin olumsuz düşüncelerini ve inançlarını sınava yönelik işlevli ve yapıcı düşünceler ile değiştirilmesinde yardımcı olur. Bu terapi yöntemi öğrenciye sınav stresiyle başa çıkma becerisi kazandırır” diye konuştu.