AMED - CHP İstanbul Milletvekili Türkan Elçi, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) yaptığı konuşmada, eşi Tahir Elçi davası sürecinde neler yaşadığını anlattı.
12 Haziran’da davanın muhtemelen son duruşmasının yapılacağını ifade eden Elçi, şunları söyledi:
“‘Ölüm kırık bir kol saati olarak evimize geldi’ dediğimiz günün üzerinden dokuz yıl geçti. Bu dokuz yılın sonunda hakkı teslim edilmiş bir vatandaş olarak yargının tarafsızlığına güvendiğimi, inandığımı dile getiren bir konuşma yapmayı çok isterdim. Hepimizin bildiği üzere, bir minarenin ayakları altında bir zulüm yaşandı. İlk duruşmamdaki konuşmamdan bir alıntıyla başlamak isterim: “Adaletin gerçekleşme olanağı bu salondadır, onu gerçekleştirme yükümlülüğü de bu makama düşmektedir. Aynı zamanda, bu makamın yükümlülüğünü yerine getirirken objektif olduğu kanısını uyandırmak zorunluluğu vardır.” Oysa, vicdan ve empati gibi önemli iki değerden yoksun bu makam, bizi sudan bahanelerle dışarıya atmakla tehdit etti. Yargılama süreciyle ilgili ipuçlarını vermek dışında başka bir şey değildi bu yaptıkları. ‘Taleplerinizin sınırını bilin’ minvalinde bir ipucuydu aslında. Gandhi’nin bir sözünü hatırlatmakta fayda var: “Her türlü mahkemeden daha yüksek bir mahkeme var, o da vicdandır. O diğer bütün adalet sistemlerinin üzerindedir. Devam eden duruşmalarda, taleplerimizin büyük bir çoğunluğu reddedildi. Yargılama sürecinin sıhhatle yürütülmesinin olanağı yoktu çünkü kasım ayında yaşanmış bir cinayetin bin bir bahaneyle keşif tutanağı tutulmamış; olayın üzerinden kar geçmiş, kış geçmiş, bahar ayında ancak tutanak tutulabilmiştir. Polis memuru olayı baştan sona kayıt altına alırken vurulma anında her ne hikmetse kayıttan çıktığı yönünde ifade verdi. Kayıt yaptığı kamerada 12 saniyelik bir boşluğun olduğunu da burada belirtmekte fayda var. Civardaki dükkanlarda kayıt yapan kameralar, her ne hikmetse her tarafı tıkır tıkır kaydederken olayın yaşandığı, vurulma anının olduğu yerin kayıt altına alınmadığı, dükkanın o yöne bakan kamerasının bozuk olduğu yönünde tespitler yapıldı. Bunu da sizin takdirlerinize bırakıyorum. İngiltere'den gelen rapor da olmamış olsaydı bu dava hakkında konuşamayacaktık. Tahir Elçi cinayeti bu ülkedeki faili meçhul cinayetlerin vesikasıdır kısacası.
"Suçluları koruma mekanizmasının bu çatının altında da devam ettiğine tanık olduk"
Grubumuzun Tahir Elçi cinayetini araştırma önerisi AKP ve MHP oylarıyla reddedilmişti, bunu da hatırlatmakta fayda var. Suçluları koruma mekanizmasının bu çatının altında da ne yazık ki devam ettiğine tanık olduk. Bunca adaletsizliğe rağmen zalimden yana saf tutmayan, ilk günden bu yana acımızı paylaşan, Kürt-Türk ayrımı olmadan yanımızda yer alan toplumumuza güvendiğimiz için umutluyuz. Hak ettiğimiz adalet tecelli etmediyse de davamızın toplumun vicdanına teslim ettiğini de burada bildirmek isterim.
Dokuz yıl önce ‘Ölüm kırık bir kol saati olarak evimize geldi’ demiş olsam da ‘korkunun ayak izlerinin sindiği fularlarımızı, baharın rayihasına verdik/dereler çıktı yollarımıza, dere kenarlarında ağrıyan yanlarımızı kanla yıkadık, yıkılan köprülerin altından sallarımızla karşı kıyılara ulaştık/gözlerimizden akan yas izlerini ve mezarlıklardan topladığımız karanfilleri suya bıraktık.’ Her şeye rağmen, bu dizelerimi söylemeye devam edeceğim. Savaş karşıtı, hak mücadelesi veren bir mazlumun mirasını devralan birisi olarak her türlü şiddetin karşısında olacağımı bir kez daha hatırlatır ‘Yaşasın Kürt ve Türk halklarının kardeşliği, kahrolsun şiddet’ demeye devam edeceğim.”