GÜNEYDOĞU

Tunceli’nin ıstakozları avrupa pazarında

Tunceli’nin Çemişgezek ilçesine bağlı Kıraçlar köyünde balıkçılar, Keban Barajı’nda dünyanın en kaliteli tatlı su ıstakozları arasında gösterilen su kerevitlerini avlayarak önemli bir ekonomik faaliyet yürütüyor.

Abone Ol

AMED TIMES - Elazığ'ın Keban ilçesinde elektrik üretimi amacıyla 1965 yılında yapımına başlanan ve 1975 yılında tamamlanarak su tutmaya başlayan Keban Barajı, Tunceli’nin Çemişgezek ilçesine bağlı Kıraçlar köyünün bir kısmını su altında bıraktı. Zamanla bu köyde yaşayanlar, balıkçılığın yanı sıra, dünyanın en kaliteli tatlı su ıstakozları arasında gösterilen su kerevitlerini avlamaya da başladılar.

"Birçok Avrupa ülkesine ihraç ediyor"

Şehir merkezine en uzak bölgelerden biri olan köydeki balıkçılar, avladıkları kerevitleri Irak ve Rusya'nın yanı sıra birçok Avrupa ülkesine ihraç ediyor.

Karadeniz Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’ni bitirdikten sonra KPSS’ye hazırlanan Okan Aydın, sınavı kazanamayınca Çemişgezek ilçesine bağlı Kıraçlar köyüne geri döndü. Babasından kalan tekneyi ve ağları yenileyen Aydın, arkadaşı Sertaç Bulut ile 20-100 metre derinliğe saldıkları ağları bir hafta beklettikten sonra, ağlara takılan kerevitleri topluyor. Aydın ve Bulut, haftada ortalama 400 kilo kerevit avlıyor.

Kerevit tohumlarının göle 1980’de atıldığını belirten Okan Aydın, “Atanamayınca baba mesleği olan balıkçılığa başlamayı düşündüm. 1980’de bu tatlı su ıstakozunun tohumu bu göle atıldı. 5 yıl sonra da bunun üretimine başlandı. Sabah erkenden köyde bunu yapan birçok arkadaşla tekne ile suya açılıyoruz. Herkesin bölgesi ayrı.” dedi.

"Haftada yaklaşık 300 Kilo Kerevit avlıyoruz"

Yaklaşık bin 500 ila 2 bin metre ağları olduğunu söyleyen Aydın, “Ağları sulara atıyoruz. Attıktan sonra haftada iki gün şafakta geliyoruz ve ağlarımızla kerevitleri toplamaya başlıyoruz. Topladıktan sonra kafeslerde muhafaza ediyoruz. Suda ağa gelenlerin hepsini alamıyoruz. Yani 10 santim diye bir sınır koyulmuş yani 28 gram. O boyutta olmayanı tekrardan yavrulasın, diye suya bırakıyoruz. Yaklaşık olarak haftada ortalama 300 kilo civarı çıkarıyorum. Avladıklarımızı müteahhide teslim ediyoruz. Müteahhidimiz de bunu canlı bir şekilde Isparta’ya götürüyor. Bu hayvan zaten öldükten sonra, yenilmiyor. Çünkü vücudunda kan olmadığı için erken kokuyor. O yüzden bu hayvan canlı bir şekilde fabrikaya gidip soğuk hava ile buzlanıp o şekilde Avrupa'ya ihraç ediliyor. Şu an Hollanda'ya, Irak’a ve birçok Avrupa ülkesine gönderiyoruz. Ondan önceki sezonlarda pandemi sürecinde Rusya’ya da gönderdik. Kilosu bizden çıkış fiyatı, biz üretici olduğumuz için 200 lira. Tabii ki bu farklı aşamalarda sürekli fiyat artıyor.” ifadelerini kullandı.

“Doğanın içinde keyifle iyi para kazanıyoruz”

Okan Aydın, metropollerde asgari ücrete çalışmak yerine köyünde doğanın içinde keyif alarak çok para kazandığını belirterek “İl merkezine 140 kilometre mesafedeyiz. Dolayısıyla pazara biraz uzağız ve bu koşullarda üretim yapıyoruz. İnsan istedi mi, her şeyi başarıyor. Bu küçücük köyden Rusya'ya ya da Avrupa ülkelerine ihracat yapıyoruz. Yani hiçbir şey imkansız değil. Üniversite bittikten sonra bu işi yapacağım diye kararlaştırdım, işe girdim. Gayet de memnunum. Yani baktığımız zaman insanlar, büyük şehirlerde çile çekiyor. Ulaşım ıstırap, her şey ıstırap. Doğanın içindeyiz. Doğal olan her şeyi tüketiyoruz. Balığı kendim şurada tutup yiyorum. İnsanlar metropolde işe gitmek için sabah beşte uyanıyor, işe gitmesi saatler sürüyor.” diye konuştu.

“İyi ki köyümüzü terk etmedik”

Sertaç Bulut ise bölgede kalmalarının ve baraj gölünün kendilerine iyi bir geçim kaynağı olduğunu ifade ederek “Keban Barajı kurulunca 1975 yılında köyümüzün bir kısmı sular altında kalmış. Ondan sonra kimisi yurt dışına kimisi İstanbul, Adana ve Elazığ’a gitti. Kimisi ise buralarda kalıp suyun altında kalmayan bölgeye yeni evler yaparak yeni köy kurdu. Benim babam da köyde kaldı. Gayet de mutluyum, iyi ki de burada kalmışlar. Şu anda biz de Keban Barajı'ndan faydalanıyoruz. Balıktan, kerevitten faydalanıyoruz. Köyde birçok kişi balıkçılık yapıyor, ben başta yapmıyordum. Okan, ‘Bu işi beraber yapalım’ deyince kabul ettim. Şu anda kerevite çıkıyoruz, akşamları balığa çıkıyoruz. Sabah 5’te kalkıp kahvaltımızı yapıp tekneye gelene kadar saat 7’yi buluyor. Sonra ağlarımızı çekmeye başlıyoruz. Onların zaten belirli bir ölçüleri var. Arkadaşım Okan, ağ çekiyor. Ben ölçüm alıyorum. Bazen ben çekim yapıyorum, o ölçüm alıyor. Yani sabah 7’den akşam 4’e, 5’e kadar kerevitteyiz. Çalışıp güzel ve mutlu para kazanıyoruz.” dedi.