DİYARBAKIR

Skandal iddia : İhmal sonucu çocuğum kolu sakat doğdu, dosyayı kapatmaya çalışıyorlar

Tahir Barakaci, 2016 ile 2019 arasında Diyarbakır’daki bir özel hastanede üç farklı sorun yaşadığını ve ortaya çıkan ihmallerle ilgili açtığı davalarda ise dosyaların kapatılmaya çalışıldığını iddia etti.

Abone Ol

AMED TIMES -

Sesini duyurmak için Amed Times’a ulaşan Tahir Barakaci, annesinin ihmaller sonucu hayatını kaybettiğini, kendisine verilen yanlış ilandan dolayı ölüm tehlikesi geçirdiğini ve oğlunun takibi doğru yapılmadığı için bir kolunun sakat olarak dünyaya geldiğini aktardı. Şimdiye kadar tuttuğu 6 avukatını da dava dosyalarıyla ilgilenmedikleri için azlettiğini söyledi. 

Barakaci, aynı özel hastanede yaşadıklarını şöyle aktardı: “2016 yılından itibaren Memorial Hastanesinde 3 tane olay yaşadım. Örneğin, mide rahatsızlığı için gittim. Bana verdikleri antibiyotik sonucu 48 saat içinde 5 kez ölümden döndüm. Bunların hepsi de kayıtlı zaten. Bunun ardından, anne karnındaki çocuğum yine aynı hastane, Şanlıurfa yolu üzerindeki Memorial hastanesinde, amniyotik down sendromu ile dünyaya geldi. Asla ve asla kabul edilmeyecek bir şekilde, yani doktor hatası sonucu, kolu sakat olarak doğdu. Hatta çocuğumun doğduğu gün kolunun olmadığını öğrendik."

Avukatlar benim haklarımı savunmadı

Biz, 6 defa Memorial’da ultrasona girdik. Yani 7 ile 25. hafta arası sürekli kontrole gittik. Hatta ilk gittiğimizde, yani 7. haftada gittiğimizde bize dediler ki çocuğun düşük riski var. Orada 2 kan, 2 idrar tahlili yapılmasına rağmen çocuğum amniyotik down sendromu ile dünyaya geldi. Oysaki 2012 yılından beridir Türkiye'de buna benzer birçok çocuğa müdahale yapılmış. 2018'den beridir hukuki süreç sürüyor. Ben bu dosyalardan, sadece oğlumun dosyasından 6 tane avukat azlettim. Gelen avukatlar hepsi sustu- kaçtı, sustu- kaçtı.”

"Çocuğumun sakat doğması bir ihmal"

Tahir Barakaci, çocuğu Ali İmran’ın kolunun sakat olarak doğmasıyla ilgili, hastalığın kolaylıkla tespit edilip tedavisi mümkünken ihmal sonucu kolunun sakat doğduğunu iddia etti. 

“Oğlumun kontrolünde yapılan ihmaller, yani amniyotik Down sendromu Dünya Sağlık Örgütü, tıp dünyası, doktorlar, hemşireler, ebeler yani sıradan bir aile hekimine bile gitseniz diyor ki bu bir kusurdur. Kusurun kusurudur yani, örnek vereyim bugün bir doktor, 7 haftalık çocuğun Down sendromunu ultrason cihazıyla tespit edebiliyorsa benim çocuğum gibi bir çok çocuğa müdahale edilebiliyorsa ve çocuğum 25. haftaya kadar 6 defa kontrole girmişse bu çocuğu nasıl kolunu görmediler? Ana karnında Türkiye'de müdahalesi yapılmış birçok hafta var. Girin YouTube kanallarda hem de ulusal medyalar hepsi paylaşılıyor. Buradaki ihmal sorumsuzluk yani." 

“Dosyaları kapatmaya çalışıyorlar”

Çocuğuna karşı ihmal yapıldığına dair deliller olmasına rağmen hak arama sürecinde, kendisinin tuttuğu avukatlar dahil, "Bilir Kişi" olarak atananlar eliyle dosyaların kapatılmaya çalışıldığını iddia etti.   

"Ben bunları dava ettim. Adalet Bakanlığı'na bağlı İstanbul Adli Tıp Kurumu ilk davada oğlumun lehine karar verdi. Zaten böyle bir ihmal, tıpta kabul edilmiyor. Maddi ve manevi tazminat davası açma aşamasındayız ama herkes birbirinin üzerine atıyor. Kimse net bir şey söylemiyor ve dosyayı örtmeye çalışıyorlar, açık ve net. Dosyalarda ben 13 tane celseye girdim. 31 Ocak'a kadar, 2024-31 Ocak'a kadar 13 tane celseyi gördüm. Ama bana 14. celseyi göndermişler." 

Annesinin dosyası ihmal olmadığı gerekçesi ile kapatılmış

Çocuğunun 7 yıldır devam eden dava dosyası için yeni avukat tutuğunu ifade eden Tahir Barakaci, bu davada hakkını aramaya devam edeceğini söyledi ve annesinin ölümüyle ilgili dosyanın da kapatılana kadar kendisine ve ailesine tebligat yapılmadığını iddia etti. 

Barakaci, annesiyle ilgili, "2019 yılında, Şanlıurfa yolu üzerindeki Memorial hastanesine annemi götürdüm. Üç tane doktorda; ortopedi, nöroloji, bir de radyoloji de kontrolleri yapıldı. Bunlar üç muayenede, komedine bağlı kolunun altındaki kanamayı teşhis edemediler. Ortopedi doktoru yedi tane röntgen çektirdi. Omuzdan iğne yaptı, omuz MR'ı çekti. Ondan sonra omuzu askıya aldı, anlamadı. Nöroloji doktoruna sevk etti beni. Ondan sonra nöroloji doktoruna götürdüm. Nöroloji doktoru baktı. Felçlik durum olabilir dedi. Beyin MR'ı çekelim dedi. Beyin MR'ında da herhangi bir sıkıntı yoktu. O da bir şey anlamayınca, radyolog doktoruna sevk etti. Radyoloji doktoru da baktı. O da yanlış tanı ve teşhis koydu. Annenizin kolunun altında kist ve su var, suyun çokluğundan dolayı biz annenize katater takacağız dedi. Kateter, o suyu alacak. Ondan sonra tekrar ultrasona bakacağız. Alınacak bir kisti varsa eğer, onu ameliyatla alırız dedi. Biz annemize ameliyat ettirdikten sonra aynı gün annemi taburcu ettiler. Annem normalde iki tane kalp kapakçığı değişmiş bir insan. Normalde tıp diyor ki bir sivilceden dahil bile ameliyat olsanız, o gece hastane size bakmakla yükümlüdür. Bizi ne yaptılar? Dört saat sonra, annemi o halde taburcu ettiler ve dört gün arka arkaya annemin komedine bağlı kataterinin takıldığı yerden, kan akıyordu. Dört gün arka arkaya, Memorial acile götürüyorduk. Orada müdahale ediyorlardı. En son kendi doktoruna götürdük, yani ameliyat eden doktora. Doktor, ben bakamam, benim başka vakam var dedi. Annemi aldık oradan, özel Bower Hastanesi’ne götürdük. Orada 2 litre kan verdiler ve beynine kan pıhtısı vurduğu için vefat etti. Yani sebebi o kanamaydı" ifadeleri ile dile getirdi.