Bir ömre ne kadar yaşanmışlık sığmışsa o kadar yaşamıştır ve yaşamayı hissettiren duygulardır, bir ömrü yaşama dönüştüren şey.
Yani ömrünüzü size sunulduğu ve dayatıldığı gibi mi yaşıyorsunuz yoksa istediğiniz bir yaşama ulaşmak için bir çabaya mı dünüştürüyorsunuz? belki asıl soru budur.
Ömrünüzde yaşamak istediğiniz hayatla ilgili sorular soruyorsanız ve hayatı istediğiniz yaşam biçimine dönüştürmek için çabalıyorsanız mutlaka fark yaratırsınız.
Çünkü birey çoğu zaman yaşadığı toplumun yaşam kodlarıyla ömrünü geçirdiği için hayatının en önemli sorularını soramadan ya da sormaktan korkarak ömürünü geçirip gidiyor.
Yaşadığınız hayat tercih ettiğiniz bir hayat değilse onu sorgulayıp dönüştürmek; öncelikle iradeli bir çaba, cesaret ve emek gerekiyor ve genelde bu zor geldiği için birey ona reva görülen hayatı yaşayarak ömrünü geçiriyor.
Yani ‘bir kahramanın gelip sizi kurtarmasını mı’ bekliyorsunuz? yoksa kendinizi ‘o kahraman’ olarak mı görüyorsunuz? sorusuna verdiğiniz cevap, ömrünüzü tamamlamaya mı, ömrünüzü yaşamaya mı? çalıştığınızın da cevabını sorgulamış ve cevabını bulmuş olursunuz.
Belki farkına varmanız gerek en önemli farkındalıklardan biri de: “istediğiniz hayatı sadece siz gerçekleştirebilirizsiniz ve istediğiniz hayatı gerçekleştirmenizin önündeki tek engel de yine kendinizsiniz.”
Yani kendinizi içinde bulduğunuz hayatı yaşıyorsanız bunun sorumlusu sizsiniz ve hayallerinizin peşinde heyecanla koşuşturuyorsanız siz kendi katmanınız olmuşsunuzdur.
Eğer siz hayatan istediğinizi alamıyorsanız, hayattan istediğini alanların gölgesinde bir ömrünüz olur. Ama nasıl bir hayat istediğinizi biliyorsanız ve onu gerçekleştirmek için yola koyulmuşsanız, artık istediği hayatın içinde yaşayamaya başlamışsınız demektir.
Hayatımızı istediğimiz yöne dönüştürmek için hiçbir zaman geç değildir. Çünkü her gün bir ömür kadar değerlidir ve bunun farkında olan bir hayat yaşamaya başladığımızda, her şeye bakış açımızı değiştirebiliriz.
SIDDIK EREN