MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’de Meclis’in yeni yasama yılı açılışında DEM Parti Eş Genel Başkanlarının elini sıkması, Abdullah Öcalan’a hitaben yaptığı açıklamalar ve ardından da DEM Parti Şanlıurfa vekili Ömer Öcalan’ın İmralı Adası’na gitmesi kamuoyunda, “Yeni bir çözüm süreci mi başlıyor?” sorusunu ve tartışmalarını beraberinde getirdi. Abdullah Öcalan'ın, aynı zamanda yeğeni de olan Ömer Öcalan ile görüşmesinde ne söylediğine dair de çok sayıda iddia ortaya atıldı.
Görüşmede neler konuşuldu?
Abdullah Öcalan görüşmede "sistemsel, politik, tarihsel ve toplumsal konular ile güncel gelişmelere ilişkin değerlendirmeler yaptı." Öcalan, "Bahçeli’nin açıklamaları önemli bulduğunu ve olanakların oluşması durumunda sorunun barışçı demokratik yollarla çözüme gücüne sahip olduğunu" ifade etti. Ancak yeni bir süreç gündeme gelmedi ve buna ilişkin bir değerlendirmesi olmadı. Kaynaklar, görüşmenin aile ziyareti olarak gerçekleştiğini, "dolayısıyla ziyaretin yeni bir sürecin parçası olmaktan ziyade aile görüşmesi olarak değerlendirilmesinin daha doğru olduğunu" söyledi.
Devlet yetkilileri Öcalan ile görüşüyor mu?
Kaynaklar, "Öcalan’ın devletle görüşmeler yürüttüğü" iddiasını da değerlendirdi. Kaynakların verdiği bilgiye göre, "devletle görüşmeler olsa dahi bu, görüşmede hiç gündem olmadı ve Öcalan bu konuda herhangi bir değerlendirmede bulunmadı."
Öcalan’ın çağrısı oldu mu?
Görüşmede Öcalan’ın PKK'ye, devlete ya da üçüncü bir tarafa [garantör devlet iddiası] bir çağrısının olup olmadığı da tartışıldı. Kaynakların verdiği bilgiye göre, Öcalan’ın, "Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim" değerlendirmesi dışında herhangi bir çağrısı olmadı. "Bir sürecin olduğu ve bu kapsamda garantör güç ya da herhangi bir koşul sunma" meselesi de gündeme gelmedi.
Öcalan hangi konuları değerlendirdi?
Öcalan'ın görüşmede "işin sansasyonel ve güncel yönlerinden ziyade kapitalist modernite sistemine dönük derinlikli bir analiz yaptığı" belirtildi. Buna göre PKK lideri, "yansımaları küresel düzeyde cereyan eden Üçüncü Dünya Savaşı’nın yayılması ve buna bağlı olarak savaşın Ortadoğu’da derinleşmesine ilişkin kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. Türk-Kürt ilişkilerinin tarihsel ve toplumsal bağlamını değerlendirerek, meselelerin çözümünde demokratik yol ve yöntemlerin önemine dikkat çekti."