Narinler nasıl korunsun?

Narin cinayetinin aydılatılmasında ısrar edilmesinin içinde, aslında bütün bunlara bir karşı duruş, bir isyan var. Gücünün yettiğini ezmeyi, gücü olduğu için bütün kötülükleri yapmayı kendine hak gören bir kültürün örgütlendiği bir toplumda başka nasıl bir sonuç çıkması beklenebilir ki.

Abone Ol

Şimdilerde nereye gitsem, kiminle bir araya gelsem bana Narin soruluyor. Her seferinde “Narin’i koruyamadık” demek istiyorum ama sordukları soruların cevabı bu değil tabi. 

Gündemde de Narin ismi nerede geçse herkes kulak kabartıyor. ''Maalesef Narin’i koruyamadık''. Bu arada da narin yaşındaki çocuklara yapılan yeni alçaklık ve canilikler de devam ediyor. Ailesi tarafından taciz ve tecavüze uğrayan kundaktaki bebeği mi söyleyeyim, Kur'an kursunda ders veren “güya dini ders veren utanmazın çocuklara tacizde bulunmasını mı?

Eğer Narin’nin öldürülmesinden ve organize suçlarla saklanmasından, şu an sorulan soruların ötesinde sorgulanması gereken asıl meseleyi sorgulamayı sağlayamazsa, bu çürümüşlüğün durması mümkün olamayacak. 

Annesi, amcası, ağabeyi de dahil Narin’i koruması gereken ondan fazla köylü ve akrabası ölümünün şüphelileri olarak tutuklandı. 

Peki çocuklarımızı koruması gerekenler, onlara zarar veriyorsa, masum bir çocuğa yapılanları örtbas etmeye çalışıyorsa; onları ebeveylerinden, ailelerinden kim koruyacak? 

Yaşanan çürümeye çözüm aramak yerine, düşüncesinin bile utanç verdiği bu travmatik olayları örtmeye çalışan bir devlet yapısıyla, kundaktaki bebeğe tecavüz edecek, taciz edecek kadar alçalan varlıklarla nasıl başa çıkacağız?

Kendi çürümüşlüğünü açıklayamadığında, bunu dış güçleri suçlayarak kapatmaya çalışan siyasi ideolojilerin olduğu, bir vakıfta onlarca çocuğa yapılan cinsel tacizlere “Bir kereden bir şey olmaz” diyenlerin bakan olduğu bu toplumda; çocukları nasıl koruyacağız, kim bizi koruyacak ve çocukları bizden kim koruyacak? Allah aşkına!

Narin cinayetinin aydılatılmasında ısrar edilmesinin içinde, aslında bütün bunlara bir karşı duruş, bir isyan var. Gücünün yettiğini ezmeyi, gücü olduğu için bütün kötülükleri yapmayı kendine hak gören bir kültürün örgütlendiği bir toplumda başka nasıl bir sonuç çıkması beklenebilir ki.

Gücün adalet sayıldığı, böylesi toplumlarda gizli kapaklı ve açık seçik bu yapılanları bireysel suçlar olarak göremeyiz. Bu vicdansızlığı ve masumlara yapılan kötülüklerin beslendiği sistemi ve o sistemi devam ettiren kültürü sorgulamak elzemdir. 

Evet Narin’i koruyamadık ama kalan Narinlerin güven içinde büyüyeceği bir toplumu nasıl inşaa edebilirizi düşünüp düşlemek gerek.