İnsanlar, bir haber ya da durumu, genelde muhatabına, mesaj olarak iletir. Bir şey hoşumuza gitmemişse, ilgilisine hoşnutsuzluk mesajımızı iletiriz. Geleceğe ilişkin bir umut veya beklentimiz varsa, bunu da yine ilgililere mesaj olarak iletmek isteriz.
Bazen gözdağı vermek için mesaj iletilir. Mesaj ile hem karşı tarafa bir iletide bulunuruz, hem de ilgi çekmeye çalışırız. Mesaj bazen belirli bir kişi, grup ya da topluluğa yöneliktir. Bazen de tüm topluma yöneliktir.
Tüm topluma yönelen mesajlar, bazen doğru, bazen de yanlıştır. Kimi mesaj enformasyon, bazısı da dezenformasyon amaçlıdır. Mesajlar olta gibidir. Yeme kanıp avlananlarımız var, tehlikeyi sezip uzak duranlarımız da vardır.
Çok eski zamanlarda, kamuoyuna yönelik yazanlar, genellikle, fikir ve düşüncelerini, gerçek kanaatlerini toplumla paylaşırlardı. Hiç kuşku yok ki bu yazarların da amaçları kamuoyunu kendi lehine harekete geçirmekti. Ya da kendi fikir ve düşüncelerinin toplumda kabul görüp yayılmasını isterlerdi. Bunu yaparken samimi bir şekilde topluma yaralı olma saikiyle hareket ederlerdi.
Günümüzde de fikir ve düşüncelerini samimi bir şekilde sürenler vardır. Fakat bunların mesajları, sistemin bilinçli engelleri nedeniyle çok küçük bir azınlığa ulaşır. Kamuoyu oluşturmaya yetecek kadar kişi bu mesajı alamaz. Bunların popülaritesi düşüktür. Çok kolay manipüle ediliyorlar.
Bir de her devrin ruhuna uygun kalemini kullanalar vardır. Hiçbir zaman muhalefet etmezler. Müktedirlerin eteklerinin dibinden ayrılmazlar. Kalemlerini, hamilerinin lehine kullanırlar. Bunların kendine özgü fikirleri yoktur. Beklenti ve çıkarları vardır. İktidarlar bunun için bunları beslerler. Her birine bir arpalık verirler. Onlara ciddi rant alanı sağlarlar.
Bu tür kalemşörler, birer militan veya efendisinin avukatı gibi fikir beyan eder ve yazarlar. Amaçları kamuoyu yaratmak değil. Kamu oyunu efendilerinin lehine yönlendirmektir. Enformasyon gayesi gütmezler. Dezenformasyon için çaba gösterirler. Fikir ve düşüncelerini belirleyen tek şey, hamilerinin menfaatleridir. Bunlar günün egemenlerinin, hakimiyetlerinin devamı için canhıraş çırpınırlar.
Son üç yılda, emekçi ve emeklinin gayrı safi hasıladan aldıkları pay sürekli azalıyor. Aylık ve ücretler, çağdaş kültürlü bir insanın geçiminin yanından geçmiyor bile. Bu maaş ve ücretler, 4-5 kişilik bir ailenin en iptidai( ilkel) ihtiyaçlarını karşılamanın çok uzağında.
Bunu elbette hükumet de biliyor. Bu hükumetin gayet bilinçli bir tercihidir. Fakat bu kesimlerin oy oranı da genel oy oranı içinde ciddi bir nicelik olunca, manipülasyon ve dezenformasyon araçları devreye sokuluyor. Gerek mikrosoft gerekse Google sık sık emekli ve asgari ücret ile ilgili haberlerle dolu. Her gün bu kesime boş umut pompalanıyor. Daha Temmuz zammı farkı, ücretlere yansımadan, ocak 2025 ayında yapılacak zamlarla ilgili sık sık manipülatif haberler yapılıyor. Gaye, bu kesimleri bu hükumete karşı umutlu kılmak, umudu olanların, umutlarını canlı tutmaktır. Oysa hükumet tercihini yapmış. Tüm bütçe açıklarını, bu yoksul kesim ile orta sınıfın sırtından kapatmaya kararlıdır. Durum bu olunca, boş hayal kurmanın da manası yoktur.
Hükumet , enflasyonun Haziran ayında pik yapacağını söyledi. Ağustosun sonuna doğru yol alıyoruz. Enflasyon dolu dizgindir. Sebze ve meyvenin en bol olduğu aydayız. Isınma gideri yok. Öğrenci giderleri daha başlamadı. Ama emekli ve emekçilerin yarısından fazlası geçim sıkıntısı içindedir. Ne satılık kalemler ne de sosyal medya trolleri bu gerçeği değiştiremez. Önümüzdeki ay, öğrenci maliyetleri,bir sonraki ay kışın ısınma masrafları ve sebze ve meyve fiyatlarından başlayacak atak, hepimizi bekliyor. Sahte mesaj bombardımanının yarattığı labirentte, doğru mesajları bulmak da gayet zordu. Aldanmamak elden değil.