AMED TIMES- Diyarbakır’da avukat Bermal Yıldeniz, stajını tamamladıktan sonra hem Kürtçe hem de Türkçe yemin etti.
Ankara 2 Nolu Barosu’ndan Yıldeniz’in yeminine yapılan yazılı açıklamada, “Kürtçe yeminin Anayasa ve Avukatlık Mesleği’ne aykırı olduğu” iddia edildi.
Diyarbakır Barosu, Ankara Barosu'nun açıklamasına tepki göstermiş, Kürtçeye saygı gösterilmesi gerektiğini ifade etmişti.
Metiner: Eski Türkiye’nin o inkarcı baskıcı devlet dili bu
AK Partili siyasetçi ve Yeni Şafak gazetesi yazarı Mehmet Metiner, baronun açıklamasını alıntılayarak tepki gösterdi.
Metiner, “Eski Türkiye’nin o inkarcı baskıcı devlet dili bu. Çok yazık! Bu dil akidemizin dili değil! Bu baromuza üye değerli hukukçu kardeşim Mehmet Yılmazer’in dediği gibi iki başörtülü hakimenin varlığına itiraz eden laikçi avukat konusunda tek kelam etmeyen baromuz bu. Çok yazık!” dedi.
Miroğlu: Ana diliyle okumuşsa, ma ne olmişşş?!
AK Parti 25. ve 26. dönem Mardin Milletvekili ve MKYK Üyesi Orhan Miroğlu da Metiner’i alıntıladı ve baronun açıklamasına tepki gösterdi.
Miroğlu şunları yazdı:
“Diyarbakırlılar ne güzel insanlardır. Abartmazlar hiç bir şeyi, abartanlara da şöyle derler mesela: Ma ne olmişşş! Ma genç bir hukukçu yemini kendi ana diliyle okumuşsa, ma ne olmişşş?!
Yakıştı mı kızımıza, evet yakıştı! Kürtçe de okudu, Türkçe de.
2. Barolar güya baskıcı, ideolojik saplantılı baroya karşı daha demokratik ve ideolojilere mesafeli baromuz olsun diye kurulmuşlardı! Düştükleri hale bak!
Bütün dünyada yaklaşık 70 milyon insanın konuştuğu bir dilden (üçte biri de Türkiye’de yaşıyor) bir yemin okundu diye açıklama yapmışlar.
Bu arkadaşlar ve onlar gibi düşünenler, Kürtçenin her dilin sahip olduğu “hakka binaen” girmek istediği kapılar yüzüne kapandıkça, Kürtçe pencerelerden, olmadı bacalardan her haneye girip çıkacak!
Çıkmadı mı? TRT- KURDİ 24 saat yayın yapıyor bölündük mü?
Üniversitelerimizde Kürdoloji bölümlerinde binlerce öğrenci ders görüyor, bölündük mü?
Kürtçe seçmeli ders, bölündük mü?
Peki Kürtçe öğrenenler ne yapacak bu dili, niye Kürtçe öğreniyorlar, “Karanlıkta Kürtçe Fısıldaşmak” için mi? Hangisi doğru, Kürtçe kelime başına ceza koymak mı (Tek parti döneminde bu da denendi maalesef!)
Kürtçeye saygı mı?
Hangi tercih bizi bölünmelerin eşiğinden çekip çıkarır, hiç düşünme fırsatınız oldu mu?
Bir zamanlar o da yasaktı, ‘Kürtçe ıslık’ da çalınacak ve bu yasaklı anlayış, bu inat devam ederse, ister inanın ister inanmayın yeni doğan bebeklerin dahi gün gelecek bir isyanı olacak!
Durun biraz yahu!
Milyonlarca Kürt vatandaşlarımızla vatandaşı oldukları devletin arasına dünyada 70 milyon insanın konuştuğu bir dil üzerinden “yasakçı zihniyet duvarları” örmeyin, bölmeyin bu güzelim Türkiye’yi, bu güzel vatanı!
AK Parti’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde bu alanda yaptığı devrim kıymetindeki reformları puç etmek isteyenlerin merdivenine su taşımayın!
Az biraz “kendiniz gibi kalmayı” deneyin!
Yani ‘tuhaf zamanlarda’ değil, bugünün zamanında yaşamayı deneyin!”