AMED TIMES - Kobani davası kapsamında haklarında tahliye kararı verilen isimler Gültan Kışanak, Sabahat Tuncel ve Ayla Akat Ata, Diyarbakır'da bir araya geldi.

Kobani Davası’nın 16 Mayıs’ta görülen karar duruşmasında tahliye olan siyasetçiler Gültan Kışanak, Sabahat Tuncel ve Ayla Akat Ata, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Diyarbakır İl Örgütü binasında halkla bir araya geldi.

Malatya’dan Diyarbakır’a gelen Tuncel’i, aralarında Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır ile milletvekillerin olduğu grup kent girişindeki petrol ofisinde karşıladı. Daha sonra parti binasında “Jin, jiyan, azadî” sloganıyla karşılanan Tuncel, Ata ve Kışanak’a “Yine bir aradayız” diyerek sarıldı.

Ziyaretlerin kabul edildiği buluşmada ilk olarak konuşan DEM Parti İl Eşbaşkanı Pınar Sakık Tekin, “Mücadelemiz tüm tutsaklar çıkana kadar devam edecek” diye belirtti.

Kışanak: önümüzdeki süreci daha güçlü karşılayacağız

Ardından konuşan Gültan Kışanak, Diyarbakır’da birlikte olmanın güzel olduğunu belirtti. Beraberliğin halka halka büyüyerek daha geniş bir halaya dönüşeceğine yürekten inandığını söyleyen Kışanak, “Çok eksiğiz. Burada üç arkadaşız ama aklımız, yüreğimiz, duygularımız halen siyasi rehine olan arkadaşlarımızda. Bugün eksiğiz ama inanıyorum ki önümüzdeki süreci daha güçlü karşılayıp bu beraberliği buluşturacağız. Yan yana olacağız. Maalesef bize hep yarım kalmak, üzüntüyle mutluluğu beraber yaşamak reva görüldü. Bütün herkesin mutlu olmasını istiyoruz. Örgütlü kötülüğe karşı örgütlü iyiliği mutlaka sağlayacağımıza inanıyorum. Karar, bizler açısından siyasi rehine olduğumuz gerçeğini bilenler açısından kabul edilmemesi gereken bir karar” ifadelerini kullandı.

Tuncel: dayanışma cezalandırıldı’

Kışnak’ın ardından konuşan Tuncel, tutsakların selamını getirdiklerini söyledi. Tahliye olmalarına rağmen gerçek bir özgürlükten bahsetmenin mümkün olmadığını dile getiren Tuncel, “Ancak hep birlikte özgür olabiliriz. Bu tahliye bu nedenle özgürlük ifade etmiyor. Koğuş arkadaşlarımızı, birlikte yargılandığımız arkadaşları içeride bıraktık. Kobanê Kumpas Davası’nı hepiniz biliyorsunuz. Burada yapılmak isteneni teşhir etmeye çalışıyoruz. Mahkeme kararı bir kez daha dayanışmayı cezalandırdı. AKP-MHP-Ergenekon, DAİŞ’e karşı sosyalistleri, Kürtleri, cezalandırdı. Bu sonucu tanımıyoruz. Bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Ata: tutsak olan siyasetçileri unutmayın

Son olarak konuşan Ata da konuşmasına, “Sayın Öcalan avukatları ve ailesiyle görüştürülmüyor. ‘Barış esaret altında tutuluyor’ dedik ve bu kararı cezaevindeki mahpuslar olarak aldık. Bizzat eylemlerde, alanlarda buluşarak, dayanışarak sesimizi yükselteceğiz” dedi.

Kobanê Davası’ndan hala tutsak olan siyasetçileri unutmayan Ata, İdare Gözlem Kurulları tarafından tahliyeleri engellenen tutsaklara değindi. İmralı’daki tecridin sonlanması için hukuk mücadelesini sürdüreceğini dile getiren Ata, devamında şu ifadeleri kullandı: “Bugüne kadar büyük bedeller ödemiş halkımla bunun mücadelesini vereceğim. Kobanê Kumpas Davası çözüm sürecinden intikam alan bir davadır. Hakkımızda verilen kararlarla bu açığa çıktı. Partimiz hakkında kapatma davası açılarak, bir davanın yargılananı olduk. Burada davanın arkasında yatan ise çözümsüzlüktür. Biz iktidarda kim varsa Türkiye halkları kime yetki verirse onları demokratik çözüme götürecek gücüz. Bize yetki veren halkların sözcüleri olarak çözümün, barışın, demokratik çözümün mücadelesini vereceğiz. İnanıyorum ki bu aradan geçen 9 yıllık zaman süreci birilerinin düşünmesi için fazlasıyla zaman verdi. Demokrasi olmadan ekonominin, şiddetin hiçbir alanında düzelme olamayacağını göstermiştir. ‘Kürdüm, Kursitanlıyım, Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ı baş müzakerecisi olarak görüyorum. Kürt kadın hareketi durmuyor, duraklamıyor. O duraklamadığı sürece de o düşünce hep canlı kalıyor.’ Keşke bu 5 cümleyi günlerce anlatmak zorunda kalmasaydık. Hala ‘Kurdistan ve demokratik çözüm’ dediğimiz için yargılanıyorsak, ‘Beni var eden Kürt kadın hareketi vardır, en dinamik güçtür’ dediğimizde yargılanacaksak biz varız. Kısmi bir özgürlük yaşıyoruz ama yaşadığımız süreçler sahte olmaya devam ediyor. Benden önce alınmış bırakılmış arkadaşlarımız var. Bu sürece, bu yanlışa son vermek bizim boynumuzun borcudur. En büyük gücü halkımızda, annelerimizden aldık. ‘Karanlığın en zifirinde aydınlık vardır biz oraya yürüyoruz’ diyen halkımızdan aldık.”

Konuşmaların ardından “Jin, jiyan, azadî” ve “Bijî berxwedana zindanan” sloganları atıldı.

Kaynak: Haber Merkezi