Dersim’in kayıp kızlarından, 17.000'in faili??? Kayıptan ve Mart 1995’ten bu yana hemen hemen her cumartesi çocuklarının, babalarının, kardeşlerinin akıbetini soranlardan bahs ederek hafızayı tazelemek ağır bir yük olur. Toplumun büyük çoğunluğu bunları unutarak veya sıradanlaştırarak hafızasını boşalttı.!
2 kişinin kayıp edilmesini yakın tarihten hatırlatma yaparak not etmek istiyorum.
Dersim'de 5 Ocak 2020 tarihinden itibaren kendisinden haber alınamayan Munzur Üniversitesi Öğrencisi Gülistan Doku’yu muhtemelen hatırlayanlar vardır. O zamanki haberleri hatırlayalım; “Doku'nun arkadaşlarıyla görüşen ve cep telefonu sinyallerini izleyen polis ekipleri, Doku'yu bulmak için çalışma başlatmış, minibüs durağından üniversite aracına bindiği mobese kayıtlarında tespit edildi. Arama kurtarma çalışmalarına 90 kişi katılıyor, 17 ekip arama yapıyor, dalgıçlar ve kameralı su altı robotlarıyla arama çalışması yürütülüyor, Polis ve jandarma dedektör, köpek ve drone ile göl kıyısında arama yapıyor, Gülistan Doku’nun kaybolmasından bir gün önce, Rus uyruklu erkek arkadaşı Zaynal Abarok (23) ile ailesinin evinde tartıştığı iddia edildi. Abarok’un bir polis memurunun üvey oğlu olduğu ve en sonunda Gülistan’ın kaybolmasından sonra Dersim'den ayrıldığı ve yurt dışına gittiği öne sürüldü.” Sonuç olarak Gülistan Doku 4 yıldan fazladır kayıp.
Diyarbakır'da kayıp olan 8 yaşındaki Narin de 19. gününde köyün yakınında bir dere kenarında bir torba içerisinde bulundu. Süreci hatırlayalım; “21 Ağustosta Kur’an kursundan ayrıldıktan bir süre sonra ortadan kaybolan Narin’i bulmak için yer altı görüntüleme cihazıyla her yer tarandı, mahalleye giriş çıkış yapan araçlarda arama yapıldı, çok sayıda komando arazide arama çalışması yaptı, mahalledeki evlerde arama yapıldı, 130 kişinin ifadesine başvuruldu, iz takip köpekleriyle 11 bin dönümden fazla alanda arama yapıldı, çalışmalara helikopterle havadan destek verildi, aile bireyleri sorgulandı, sanık amca Salim Güran tutuklandı” gibi bilgiler kamuoyuna sunuldu. Ancak elde somut bilgi olarak Narin'in arkadaşlarının oyun teklifini “Çok yorgunum, oynamayalım” diyerek red etmesi kaldı. Bunca aramalardan sonra basından öğrendiğimize göre köy ahalisinden bazılarının kendi aralarında konuşmalarına tanık olan bir kişinin savcılığa ihbarda bulunması sonucu, 19. günde Narin’in narin cesedi köye 1,5 km mesafede bir derenin kenarında bulundu.(ihbar olmasaydı belki halen bulunmayacaktı.)
Bu kayıpların, şimdiye kadar bölgemizde yaşanan kayıplardan farklı ve münferit meseleler olmadığı, organize meseleler olduğu görülmektedir.
Zaten temel felsefesi “Meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz.” Olan bir ülkede insanların kayıp edilmesi mesele olmaktan çoktan çıkmıştır. Tarih boyunca bu anlayış gereği, “meseleler mesele edilmemiş” tüm meseleler/sorunlar halı altına süpürülmüştür.
Türkiye'de yetkili ağızlardan söylenen birkaç ifadeyi hatırlamakta fayda var.
“Bana sağcılar adam öldürüyor dedirtemezsiniz” diyerek en üst düzeyde tarafgirlik yapılmış,
“Devlet bazen rutinin dışına çıkabilir.” Diyerek devletin cinayet işleyebileceği veya işlenen cinayetlere göz yumabileceği ifade edilmiş,
“Tanırım iyi çocuktur” denilerek suikastçılar korunmuş ve
“Aile dostumuzdur, fazla incitmeyelim” denilerek toplumun tepkisi dindirilmeye çalışılmıştır.
Merak edilen; Kayıpları kayıplarla kapatarak sorunları öteleme konusunda oldukça deneyimli olan güç/hafıza acaba Narin’nin katledilmesi organizasyonunu ortaya çıkarıp, yer alan kişilere hak ettiği cezayı mı verecek yoksa bir kurban seçip toplumun gazını mı alacak?
Bilindiği gibi, çağımızda propaganda araçları olan modern iletişim kanalları, eğitim müfredatları, soyut düşünce ve beklentilerin yüceltilmesi, hızla oluşturulan suni gündemler, yapay zeka, her alanda oluşan güç fetişizmi vb. etkenler marifetiyle her gün yeni gündemler oluşturulmakta ve yeni hedefler belirlenmektedir.
Korkarım!!!… Narin’e yapılan bu insanlık dışı uygulamanın faili olarak bir kişi belirlenir ve o kişi ya ortadan kaldırılır veya toplumun gazı alındıktan sonra hafifletici sebepler bulunarak fail/failler serbest bırakılıp aramıza karışmalarına imkan sağlanır.
Not: Parti çıkarları uğruna acıları araçsallaştırmak, hele hedefi küçültmek ve saptırmak cinayeti işleyenlere yardımcı olmaktan öte bir yararının olmadığını düşünüyorum.