Orta Doğu, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e düzenlediği saldırılarla başlayan bir savaşın eşiğine yaklaşırken, bölgedeki gerginlikler daha da artıyor. İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği askeri harekâtlar, büyük bir yıkıma yol açarken, aynı zamanda İran ve Hizbullah ile olan çatışmalar da tırmanış gösteriyor. Tüm bu gelişmeler, bölgede uzun zamandır beklenen büyük bir savaşın olasılığını gündeme getiriyor.

Hamas’ın saldırıları ve İsrail’in tepkisi

Hamas, 7 Ekim 2023 tarihinde İsrail’deki çeşitli hedeflere geniş çaplı bir saldırı gerçekleştirdi. Bu saldırıların ardından, İsrail ordusu, Gazze’ye yönelik yoğun bir askeri harekât başlattı. Saldırılar, sivil altyapıyı hedef alarak ciddi hasara yol açtı ve binlerce insanın evlerini terk etmesine neden oldu. Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlar, bölgedeki sivil kayıplar ve insani krizle ilgili endişelerini dile getirirken, dünya genelinde bu duruma tepkiler gelmeye başladı.

Lübnan ve İran faktörü

İsrail, Gazze’nin ardından Lübnan’daki Hizbullah güçleriyle de karşı karşıya geldi. 2006'dan bu yana, İsrail, Hizbullah’ın en az 19 üst düzey yöneticisini hedef alarak öldürdü. En son 27 Eylül’de Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın öldürülmesi, bölgedeki dengeyi daha da sarsmış durumda. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Nasrallah’ın ölümünü, bölgedeki önemli bir figürün kaybı olarak nitelendirerek, bu durumun bölgede yarattığı boşluğun zor doldurulacağını vurguladı.

İran’ın yükselen etkisi ve saldırılar

İran, İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırılarına misilleme olarak 1 Ekim’de İsrail’i hedef alan füze saldırıları gerçekleştirdi. İran’dan fırlatılan 200'den fazla füze, İsrail topraklarına düşerken, bu durum İran’ın bölgedeki askeri gücünü pekiştirme çabasını gösteriyor. İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, “Füze saldırıları meşru müdafaaydı” diyerek, bu saldırıların arkasında durdu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajları

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Ekim’de TBMM’de yaptığı konuşmada, İsrail’in politikalarını eleştirerek, "Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetimi, tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer, açık söylüyorum, bizim vatan topraklarımız olacaktır" dedi. Erdoğan, İsrail’in Gazze ve Ramallah’ta uyguladığı “cinnet siyasetini” diğer bölge ülkelerine yayma girişimlerine karşı durulması gerektiğini vurguladı.

Uzman görüşleri ve Türkiye’nin stratejisi

Uzmanlar, Türkiye’nin Nasrallah’ın öldürülmesi sonrası benimsediği yaklaşımın, tarihsel olarak Hizbullah ile karşıt bir konumda olmasından kaynaklandığını belirtiyor. Londra Üniversitesi Oryantal ve Afrika Çalışmaları Okulu’ndan Dr. Karabekir Akkoyunlu, “Ankara, Hamas ve diğer Müslüman Kardeşler kökenli örgütlerle olan ilişkisinin aksine, Hizbullah ile hiçbir zaman yakın bir bağlantı içinde bulunmadı,” ifadelerini kullanarak, Türkiye’nin Orta Doğu’daki denge politikasını koruma çabasına dikkat çekti.

Türkiye’nin, Orta Doğu’da daha geniş bir savaşa sürüklenmek istemediği düşünülüyor. Dr. Akkoyunlu, Türk yetkililerin kamuoyunda İsrail karşıtı söylemleri sürdürse de, İran’ın temkinli tutumunu korumasını tercih edeceğini vurguladı. Uzmanlar, Türkiye’nin ticari ilişkilerinin istikrarsızlıktan etkilenebileceği ve bu durumun Türk ekonomisi için olumsuz sonuçlar doğurabileceği konusunda uyarıyor.

Ekonomik ve bölgesel etkiler

Bölgedeki olası bir çatışma ortamı, Türkiye’nin ticaret yollarını riske atacağı için, hükümet yetkilileri dikkatli bir dil kullanarak gerginliği azaltmaya çalışıyor. Gazeteci Ayşe Karabat, "Türkiye ticaretle geçinen bir ülke. Ticaret yollarının açık olması, çatışmanın olmaması Türkiye'nin her şeyden önce ekonomisi için faydalı" şeklinde bir değerlendirme yapıyor.

Osman Sert ise, “Barış ortamı olduğunda, Türkiye tüm aktörlerle konuşabilen tek ülke olarak öne çıkacaktır. Olası bir istikrarsızlığın da kaybedeni Türkiye olacaktır,” diyerek, Türkiye’nin stratejik önemine vurgu yaptı.

Cumhurbaşkanlığı atama kararları Resmi Gazete'de yayımlandı Cumhurbaşkanlığı atama kararları Resmi Gazete'de yayımlandı

İsrail-Hamas savaşının ve bölgedeki gelişmelerin, Orta Doğu’da yeni bir çatışma ortamı oluşturabileceği düşünülüyor. Hem bölgesel hem de uluslararası aktörlerin bu durumu yakından takip etmesi gerektiği belirtiliyor. Özellikle Türkiye’nin, kendi ulusal çıkarlarını koruma çabası ile birlikte, bölgedeki gerginliklerin artması durumunda alacağı pozisyon büyük bir merak konusu. Bu gelişmeler, hem bölge halkları hem de dünya için kritik sonuçlar doğurabilecek bir süreç olarak değerlendiriliyor.

Kaynak: BBC TÜRKÇE