AMED TIMES - İnsan Hakları Derneği (İHD), son bir ay içinde Diyarbakır şehir merkezinde yaşanan şiddet olaylarıyla ilgili Diyarbakır Adliyesi önünde basın açıklamasında bulundu. Açıklamada: “Dernek olarak her zaman farklı kimlik, kültür ve inanca sahip insanların binyıllardır bir arada yaşadığına dikkat çekip herkesin başkasının inancına ve değerlerine saygı göstermesi gerektiğini söylüyoruz” ifadeleri kullanıldı.

Sanat etkinliklerine yönelik yapılan saldırıları örnek gösteren dernek, geçtiğimiz günlerde Tema Park'ta düzenlenen bir dans etkinliğine karşı gerçekleştirilen sözlü ve fiziki saldırının yaralanmalara sebep olduğunu aktardı.

Ayrıca İHD, kentteki bazı özel işletmelere İsrail karşıtı protestolar adı altında gerçekleştirilen gösterilere ilişkin de endişelerini dile getirdi.

“Cinayet işleyebilecekleri konusunda insanları tehdit etmiştir”

Diyarbakır'da son olarak da bir site havuzunun karma kullanımına karşı yapılan fiziki ve sözlü saldırının da ele alındığı açıklamada, saldırgan grup üyelerinin geçmişte yaşanan siyasi cinayetlere gönderme yaparak “Sizin ağa babalarınızı öldürmüşüz, daha mezar yerleri belli değil” diyerek hem 90’lı yıllarda yaşanan faili meçhul siyasi cinayetleri sahiplenmiş, hem de aynı tür cinayetleri işleyebilecekleri konusunda insanları tehdit etmişlerdir “noktasına değindi.

Diyarbakır Adliyesi önünde yapılan açıklamada, İHD Eş Başkanları Eren Keskin ve Hüseyin Küçükbalaban da kısa açıklamalar yaptı. Eren Keskin, farklılıkların birlikte yaşamasına saygı duyulmasına vurgu yaparak şu açıklamayı yaptı: “

“Derneği olarak yıllarca militarizmin dindarlara yönelik baskılarını kınadık. Başörtülü kadınlara yönelik baskıları kınadık, eylemlerde yer aldık. Dini inancın ya da inançsızlığın tamamen kişinin kendisiyle bağlantılı bir iş olduğunu, bir mesele olduğunu düşünüyoruz. Herkes inanmak ya da inanmamak konusunda özgür olmalı. Genel Başkanımızın da belirttiği gibi 90'larda Birçok insanımızı katleden bir zihniyetin yeniden ortaya çıktığını görüyoruz. Bugün başka bir yöntemle ortaya çıktılar ve devlet koruması altında ortaya çıktılar. Burger salonlarını bastılar, dans eden insanlara saldırdılar, yaraladılar. Havuza giren insanları özellikle kadınları engellemeye çalıştılar. Bunlar bize tabiri caizse sökmez. Biz herkesin inancı doğrultusunda özgürce yaşamasını savunan bir örgütüz.”

“Bütün yetkilileri göreve davet ediyoruz”

Hüseyin Küçükbalaban’da 1990’larda bu coğrafyanın faili meçhul cinayetlerin olduğu ve toplumun korku odaklı bir yaşam biçimi sürdürdüğünü hatırlatarak yetkililerin buna benzer tehditvari açıklamalar yapanlar hakkında hukuki süreci işletmesini istedi.

Küçükbalaban Diyarbakır’da son dönemde dini referanslarla yapılan saldırılara ilişkin açıklamasında şu sözlere yer verdi.

“Biliyorsunuz Kürdistan coğrafyası 1990’larda faili meçhul cinayetleri işleyenlerin cirit attığı bir coğrafya merkez de Diyarbakır, Batman’dır. Ağababalarını öldürdük, mezarları belli değil sizi de öldürürüz gibi bir dil var. Biz her hafta cumartesi günü burada mezarı bilinmeyen vatandaşların akıbetini soruyoruz. Devletin böyle bir dili kullananlara, bu dili kullanırken bu dilin devlet tarafından dikkate alınması gerektiğini söylüyoruz. Şimdi devletin böyle bir dili kullanan insanları gözaltına alıp bu kadar faili meçhul varken hangisini öldürdünüz ya da kim öldürdü, sizler bunları biliyor musunuz diye sorması gerekmez mi? Biz burada bütün yetkilileri, devleti, cumhurbaşkanlığı, devletleri bakanını, Adalet Bakanı'nı göreve davet ediyoruz.

Kaynak: AMED TIMES