Hukuki Garabetler Ülkesi

Evrensel hukuk normları, ya da doğal hukuktan kaynaklı haklar, devlet tarafından düzenlenmese de hukuki özelliklerin tamamını taşır. Yine devletin mevzuata ilişkin her türlü düzenlemesi hukuk sayılmaz. Kanun olabilir ama hukuk olamaz. Yaşam hakkını tanımayan bir kanun, hukuk olabilir mi? Kişi özgürlüğünü güvence almayan bir kanun, hukuk olabilir mi?  İktidarın gücüne dayanarak yaptığı her işlem ve eylem hukuki olabilir mi? Eğer hukuk var ise olamaz, olmamalı!

Abone Ol

Yazılarımı takip eden okuyucu,  beni genel olarak siyasi nitelikli yazılarımla tanır. Daha önce de, bir yazımda belirttiğim gibi, benim esas mesleğim avukatlıktır. Ben esasen kendimi profesyonel hukukçu, amatör siyasetçi olarak tanımlarım. Mesleğim hukukçu olunca, hukuki konularda da görüş bildirme hakkını kendimde görürüm. 

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2. maddesine göre “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.”

Gariplik aslında maddenin kendisinde saklıdır. Direkt “hukuk devleti olduğunu” söylemiyor.  Hukuk, milli dayanışma, Atatürk milliyetçiliği ve anayasanın dibacesinde  yazılı ilkeler ile kayıt altına alınmıştır. Aynı şekilde insan hakları da , sosyal devlet de yine laiklik de şartlıdır. Bu konu uzun ve detaylı bir analiz gerektiriyor. Bu da demektir ki, kayıtsız ve şartsız bir hukuk devletinde yaşamıyoruz. Buna işaret edip, bir kenara bırakalım. 

Hukuk, devletin yetkili organları tarafından toplumsal ilişkileri düzenlemek amacıyla konulan, maddi yaptırıma bağlanmış olan ve uyulması zorunlu kuralların oluşturduğu sistem olarak tanımlanıyor. Bu tanımın da eksiği ve fazlası var. Evrensel hukuk normları, ya da doğal hukuktan kaynaklı haklar, devlet tarafından düzenlenmese de hukuki özelliklerin tamamını taşır. Yine devletin mevzuata ilişkin her türlü düzenlemesi hukuk sayılmaz. Kanun olabilir ama hukuk olamaz. Yaşam hakkını tanımayan bir kanun, hukuk olabilir mi? Kişi özgürlüğünü güvence almayan bir kanun, hukuk olabilir mi? İktidarın gücüne dayanarak yaptığı her işlem ve eylem hukuki olabilir mi? Eğer hukuk var ise olamaz, olmamalı!

Hukuk kurallarını, beraberinde müeyyide taşırlar. Uyulmazsa, ihlal edilirse, bunun bir de müeyyidesi ( yaptırımı ) vardır.  Müeyyide de ,hukuki olmalıdır. Hem usülüne uygun kabul edilmeli hem de yaptırım ile ihlal edilen hukuki menfaat arasında bir orantılılık olmalıdır. 

Şimdi gelelim saadete. Bu ülkede yaptırım ve hukuk ihlalleri arasında orantılılık kalmamıştır. Söz gelimi trafik kurallarında orantılılık yoktur. Her türlü güvenliği olan araç ile ABS fren sitemi bile olmayan araçlar aynı kurallara tabidir. Her  ikisi de aynı hız limitine tabidir. Burada ölçülülük var mı? Yine çarşı merkezinde de hız sınırı 30 veya 50 km olarak ön görülmüş. Onlarca kilometrelik şehir içinde geçen yollarda da, çoğu zaman hız sınırı 50 kilometredir.  

Bir araç sahibi, bir veya iki dönem aracın MTV’sini ödemediği zaman, aracı hakkında ilgili vergi dairesi bağlama kararı veriyor. ( MTV nin alınması bile haksızdır. Zira bu ülkede bir araç kendisine alan yurttaş, aracın yaklaşık iki katı kadar da devlete  vergi veriyor. Daha MTV vermenin manası kalmıyor ki.) Bu karar usülen tebliğ bile edilmiyor. Oysa araç sahibine usülüne uygun tebligat yapılmalı. Araç sahibi bilmeli ki aracı trafiğe çıktığında bağlanacak. Tebligat da yok. 

Yine MTV bazen aracın değerinin %1’i bile etmiyor. Yüzde 1'i için, yüzde yüze el koymak müeyyidede orantısızlık meydana getiriyor. Buna kanun cevaz verse de, hukuk cevaz vermez.  Keza zorunlu sigortalar için de durum aynı. Zorunluysa vatandaşa doğrudan ödeme emri gönder ve ödeme emrine rağmen ödenmezse, alacak kadar haciz yap. Ama kamu gücü, ne işe yarıyor. Devlet neden hukukla kendini sınırlasın ki, orta çağdaki gibi, gücünü vatandaşa gösterecek. Oysa vatandaş ile tebaa ayrıdır.  

Bağlanma kararı olan araca el konulur. Sonra Yediemin otoparkına çekilir. Çekiciler, otomobil için 3.000,00.TL alır. Hergün için, piyasadan kat be kat fazla otopark ücreti tahakkuk ettirir. Vatandaş’ın vergi borcunun bazen onlarca katı masraf da vatandaşa yüklenir. Yediemin parkları da genelde iktidar yanlılarının elindedir. Buna hukuk denmez. Olsa olsa devlet gücünün aşkın kullanımı denir. 

Yine icra daireleri, borç ve giderleri toplamı kadar haciz yapması gerekirken, borçlunun tüm gayrı menkul ve banka hesabına bloke koyuyor. Kimse borcundan dolayı külli sorumlu olamaz. Hukuken borcu kadar sorumlu olur. 

Burası hukuki garabetler ülkesidir. Yaşamın her alanında her gün buna benzer yığınla hukuksuzluk oluyor. Vatandaş da iyice tebaa olarak bellenmiştir. Durum bu olunca gücü yeten yetene durumuna gelmiş bulunmaktayız.