AMED - Diyarbakır ve çevresinde yaşanan ana arıların kovanlarını terk ederek çevrede oğul vermesi konusunda uzmanlar önemli açıklamalarda bulundu.
İlkbaharda süratle çoğalan ve artık kovana sığamayan arı kolonisinde mayıs ayında başlayan oğul (Koloni halinde yaşayan arıların neslini devam ettirebilmek amacıyla ana arı ile bir kısmının kovanı terk etmesi veya arıcı tarafından yeni bir koloni oluşturulması) mevsimi haziran ayının ortalarına kadar sürüyor.
Bu süreçte kovanlardan çıkan arılar kırsalda veya şehir merkezlerinde ağaçlarda, elektrik direklerinde, çatılarda, kombilerde ve klima motoru gibi yerlerde oğul veriyor.
Bu arılarla kimi zaman yürüyüş kimi zaman piknik yaparken karşılaşılması tedirginliğe neden olsa da oğul veren arıların kovandan çıkmadan önce bol miktarda bal tükettiği için insanlara karşı saldırganlık refleksinin düşük olduğu belirtiliyor.
Piknik sırasında ağaçta yuvalanan arı kolonisi fark edildi
Diyarbakır'da kent merkezine 20 kilometre uzaklıkta bulunan Devegeçidi Barajı bölgesine pikniğe giden öğretmen ve öğrenciler, bir ağaçta yuvalanmış arı kolonisini fark etti.
Öğretmenlerin durumu bildirmesi üzerine bölgede arıcılık yapan Mehmet Gümüş, arıların bulunduğu yere geldi.
Gümüş'ün beraberinde getirdiği kovana kraliçe arının güvenli bir şekilde girmesiyle diğer arılar da onu takip etti.
Gümüş, kovanla buluşan koloniyi diğer arıların bulunduğu bölgeye taşıdı.
"Firar eden arılar güvende olmuyor"
Arıcı Mehmet Gümüş bilgi verilmesi üzerine getirdiği kovana arıları transfer ettiğini, bu dönemin arılar için oğul verme mevsimi olduğunu söyledi.
"Firar eden arılar güvende olmuyor. Kovana bıraktığımızda ise arı güvende olur." diyen Gümüş, kovan dışında arı görüldüğünde yetkililere haber verilmesi gerektiğini belirtti.
"Gördüğünüzde korkmayın"
Bingöl Üniversitesi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Meslek Yüksekokulu Arıcılık Programında Dr. Öğr. Üyesi Münire Turhan, mevsimsel koşullar nedeniyle iyi beslenen kraliçe arının bolca yavrulama yaptığını, kovanın dar gelmesiyle de bir kısım arıyla yuvayı terk ederek oğul verme eylemini gerçekleştirdiğini söyledi.
Turhan, bu durumda kovandaki arıların tamamının firar etmediğine işaret ederek, "İngilizcede de 'escape' yani kaçış olarak geçiyor. Bunlara firari arılar ya da firar eden arılar da diyebiliriz." dedi.
Arıların ağaçlara, elektrik direklerine, bina çatılarına, araç lastiklerine veya bir çamaşır ipine konarak oğul salkımı oluşturduğunu dile getiren Turhan, arıcıların kovandaki arıları başka bir kovana bölerek arıların firar etmesinin önüne geçebileceğini belirtti.
Oğul veren arının kovandan çıkmadan önce bol miktarda bal tükettiğini, insanlara karşı saldırganlık refleksinin düşük olduğunu ifade eden Turhan, "Piknik yapan insanlarımız oğul veren arıları görürlerse korkmasınlar. Gördüklerinde arıcılara haber verebilir ya da Tarım ve Orman müdürlüklerine durumu bildirebilirler. Bal arısının herkesi sokan bir yapısı yoktur. Çalışmasına bakar ve belki rahatsız edildiğinde sokar. Onun için gördüğünüz oğullardan korkmayın, zararsızdırlar." diye konuştu.
Vatandaşları yetkililere haber vermek noktasında duyarlı olmaya davet eden Turhan, arıcılara da arı kaybı yaşamamak için sürekli peteklerini kontrol etmeleri ve oğul verme döneminde fazla arıları başka kovanlara taşımaları hatırlatmasında bulundu.