AMED TIMES- Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), İstanbul’da bulunan Taksim Elit World Otel’de “Tecrit Siyasetine Karşı Barış ve Özgürlük Mücadelesi” başlıklı konferansı yapıldı.
Konferansın ikinci oturumunda konuşan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, “Siyasi Tutsaklara Yönelik Ağırlaşan İnfaz Rejimi” başlığıyla sunum gerçekleştirdi.
Eren, Kürtlerin her iktidar dönemine ve her süreçte, katliamdan ve sürgünlerden geçirildiğini, cezaevlerine konulduğunu hatırlatarak, “Buna rağmen Kürtler her iktidardan barış istedi. Kürtler hala özgürlükleri, insan haklarını savunuyor” dedi. Eren, bütün yasal düzenlemelerin Kürtlere göre şekillendiğinin altını çizerek, “Kürtlerin pozisyonuna, taleplerine göre şekilleniyor. Yasama faaliyetleri de bu şekilde düzenleniyor. Yasal düzenlemeler bizi ‘terörize’ ettiği için infaz sistemi de bağımsız olmuyor” dedi.
Anayasa Mahkemesi’nin, “örgüte üye olmamakla birlikte, örgüt adına suç işlemek” maddesine dönük verdiği kararlara değinen Eren, “Diyarbakır Barosu 20 yıl önce buna itiraz etti, bugünde ediyoruz. Ama maalesef AYM, 20 yıl sonra karara bağladı. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir suçlama yok” dedi. Eren, söz konusu maddenin Meclis tarafından “yeni yargı paketi” ile daha da ağırlaştırılarak yasallaştırıldığına dikkati çekti.
Eren, Kürtlere yönelik yüzyıllık “hukuk” sisteminin sürdüğünü vurgulayarak, şunları ifade etti: “Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda İstiklal Mahkemeleri vardı. İnfazlar yapılıyor idam kararları veriliyor sonra ‘yanlış’ yaptık deyip kapatıyorlar. 60’lı yıllarda sıkıyönetimler 80’ler de aynı. 99’da yine aynı ada yargılamaları. Bu sistem bu ülkede her zaman vardı. Yeni bir yasal düzenleme gibi görünüyor ama aslında aynı. Kürtler açısından özel bir yargılama sistemi var çünkü. Bütün sistem Kürtlere karşı, Kürtlerin taleplerinin nasıl kriminalize edildiğini gösteriyor bu sistem.”
Suç üzerinden bir infaz rejimi
İnfaz rejiminin Kürtlere göre şekillendiğini sözlerine ekleyen Eren, “Bir kişinin cezaevindeki iyi hali veya durumu tahliyesini etkiler. Türkiye’de ise bu suça göre şekilleniyor. Suç üzerinden bir infaz rejimi oluşturulmuş ve inanılmaz bir eşitsizlik yaratıyor. İnfaz rejimi eşitsizlik üzerine kurulmuştur. Özel alanlar oluşturuluyor tıpkı İmralı’daki gibi. İnfazdaki bu eşitsizlik, ayrımcılık üzerine kuruluyor. İnfaz rejimi tamamen ayrımcılık üzerine kuruldu” diye vurguladı.
Eren: Tecride son vermezsek hukuksuzluğun önüne geçemeyiz
Eren, “Eğer İmralı’daki tecride son vermezsek, hiçbir yerde bu hukuksuzlukların önüne geçemeyiz. Bizlerin barışı her fırsatta dile getirmek, Kürt sorunun demokratik, barışçıl çözümüne katkı sunmak için her birimizin ayrı çaba göstermesi lazım” diye konuştu.