DİJİTAL FAŞİZMİN GEÇMİŞİ

Gerçek hukuk suç işleyen bireyin milliyetiyle ilgilenmez. Suçlu ve işlediği suçla ilgilenir. Hukuk bu şekilde işlerken ülkemizde faşist odaklanmalar boş durmayıp yıllar önce ABD film sektörünün rolünü üstlenmişlerdir. Sosyal medya kullanıcıları sayfalarını her yenilediklerinde değişik bir vahşet haberiyle karşı karşıya gelmektedirler.

Abone Ol

Faşist kelimesi antik Roma’da soyluların ellerinden hiç düşürmediği asalarının ucundaki bir figürün ismidir aslında. Bu ismi bir yönetim şekline getiren ise İtalya’nın faşist diktatörü Benito Mussolinidir. Temeli ırk üzerine kurulmuş içerisinde ırkçılığı ve şovenizmi barındıran bir yönetim şekli olarak 1922'de dünya sahnesine çıkmıştır. İkinci dünya savaşından sonra Almanya ile müttefik olan İtalyan faşizmi yenilmiş olsa da mirası günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır. 

Günümüze gelmeden önce isterseniz dünyada bu mirasın nasıl işlediğine bakalım. ABD de 18. yyda başlayan siyahi köle ticareti yüz yıl kadar sürmüş olup artık siyahilerin ayaklanmaya başlayıp onlara yol gösteren liderlerine koşulsuz sadakat göstermeleriyle 19. yüzyılda kölelik kalkmıştır. Köleliğin kalkmış olması siyahi insanlar için herhangi bir şey ifade etmiyordu aslında. Yapılan ayrımcılık ve ırkçı saldırılar, özgürlük hissini onlara yaşatmaz hale gelmişti. 20. yy onlar için ya ölüm, ya özgürlük yüzyılıydı. Toplu taşımada beyazlarla aynı yerde seyahat edemiyor, beyaz çocukların gittiği okullara çocuklarını gönderemiyor, beyaz birini sevemiyor ve hatta aynı kaldırımda bile yürüyemiyorlardı.

Kanun onlar için farklı işliyordu. Onlarca yıl öncesi kızılderililer daha beterlerini yaşamış ve yenilmişlerdi ama siyahilerin yenilmeye niyeti yoktu. O yıllarda da bu ulusun dinamiklerini harekete geçiren liderler sayesinde yıllar süren hukuk ve fiziksel savaşlarda nihayet birçok haklarını geri almayı başardılar. Artık eskisine nazaran daha iyi bir hayatları vardı. Hala beyazlarla aynı haklara sahip olmasalar da en azından yapılan ırkçılık kimi çevrelerce ayıplanıyordu. Bu durumdan rahatsız olan ırkçı gruplar lobi yaparak dâhiyane bir planı devreye soktular. Bu planın merkezinde medya vardı. Hollywood bu plan için biçilmiş bir kaftandı. Film sektörü o yıllarda tıpkı günümüzde olduğu gibi bir silah olarak gayet güzel bir şekilde kullanılabilirdi. Film sektörü sayesinde ABD’nin Vietnam yenilgisi bile yıllarca kahramanlık olarak izletildi mesela. 

Yapılan filmlerde siyahiler tecavüzcü, hırsız, katil, pedofilin gibi rollerde bilinçli olarak oynatılmaya başlandı. Bu filmleri izlemek için sinema salonlarına akın eden halkın algısı çok geçmeden değişmişti. Sokakta küçük çocuğuyla gezen bir anne siyahi birini gördüğü zaman yolunu değiştirip çocuğunu korur hale gelmişti. Yaratılan algı sayesinde siyahiler artık tehlikeli bir ırk olarak beyinlere kazınmıştı. Bir beyaz cinayet işlediğinde medya bunu haber yapmazken aynı suçu işleyen bir siyahi olduğunda, gazeteler büyük puntolarla bu haberi manşetlere taşıyordu. 

Eminim yukarıda okuduklarınız tanıdık gelmeye başlamıştır. 

Bu teknik egemen ırkın başka bir ırka yaptıkları bir taktik olarak sürekli kullanıldı. Medyanın gücünü sürekli kullandılar. Faşizmin taktiklerine göz attığımıza göre günümüze dönmenin vakti geldi sanırım. 

Suç hukuk tarafından her zaman bireysel olarak ele alınır. Organize suçlar ise; o suça karışan birden çok kişinin suça tabi olması demektir. Gerçek hukuk suç işleyen bireyin milliyetiyle ilgilenmez. Suçlu ve işlediği suçla ilgilenir. Hukuk bu şekilde işlerken ülkemizde faşist odaklanmalar boş durmayıp yıllar önce ABD film sektörünün rolünü üstlenmişlerdir. Sosyal medya kullanıcıları sayfalarını her yenilediklerinde değişik bir vahşet haberiyle karşı karşıya gelmektedirler. Günümüz toplumunun popüler kültür adı altında yetiştirilen bireylerinin temelinde onarmak yerine yıkmak, nezaket yerine kabalık, yaşatmak yerine yok etmek olduğu için bu vahşet çağı devam etmektedir.

İşte tam olarak troller vahşete değil, bu vahşeti yapanın milliyetiyle ilgilenmektedirler. Suçu işleyen esmer, karakaşlı ve doğuluya benziyorsa “ Malum ırk” diye adlandırdıkları Kürt ulusuna saldırı başlamış demektir. Bu faşist troller tıpkı ABD’nin siyahilere uyguladığı sistemsel algı yaratma tekniğini uygulamaktadır. Özellikle X platformu üzerinden Kürtlerin idamını ve hatta zorla göç ettirilmesi gerektiğini paylaşımlarla insanlara sunmaktadırlar. Verilmek istenilen algı tam olarak şudur, Kürtler tehlikelidir, vatan hainidir. Bunları ve daha fazlasını açıkça dile getirmelerine rağmen bu oluşumlara herhangi bir cezai işlem uygulanmaz. Kanun tıpkı yıllar önce ABD’de siyahilere nasıl farklı uygulandıysa günümüzde de Kürtlere farklı uygulanmaktadır. 

En son yirmi beş suç dosyası bulunan bir suçlunun polis memurunu vurması olayı sosyal medyaya yine “ Malum ırk” olarak servis edilmiş fakat bu suç makinası Kırklarelili çıkmıştır. Olayın ilk haberlerinin altına yazılan yorumlar tamamen Kürt halkına saldırı halini almıştır. Bu suçu işleyen nereli olursa olsun alçakça bir saldırıdır. Fakat burada ki amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir. İşlenen suçu zerre kadar umursamayan bu yaratıklar algı yaratmak adına bölücülük, kin ve nefreti körüklemekle görevli kişilerdir.

Amaç, tıpkı ABD’li ırkçıların siyahilere yaptığı algıyı Türkiye’de hayata geçirmektir. Bu algılarla yüz yıllardır beraber yaşamış iki halkı bir birine düşürüp kargaşa ortamı yaratmak en çok istedikleri şeylerden biridir. Peki, bu ülkede kargaşa çıkmasını kimler ister? Tabi ki yüzyıllardır kirli planlarıyla bu ülkenin kültürünü, dokusunu, ekonomisini, insani değerlerini yıkıp mahveden o herkesçe bilinen fakat bilindiği halde dillendirilmeyen odaklardan başkası değildir. Bakmakla görmek farklı şeylerdir. Baktığımız bir paylaşımın temelini araştırmak, duygusallığımızı kullanarak yapılan haberleri araştırıp doğruyu bulmak, bizim elimizdedir. Suçu işleyenin milliyetinden çok, o suçun bir daha işlenmemesi için mücadele verilmiş olsaydı; belki de bugün yapılan vahşetlerle hayattan koparılan birçok kişi hayatta olacaktı.