AMED TIMES - DTSO Başkanı Kaya, Diyarbakır, Türkiye ve bölgedeki ekonomik gelişmelerin, siyasi gelişmelerden bağımsız değerlendirilmesinin mümkün olmadığına dikkat çekti ve eğer siyaset zemini doğru ekonomik politikalarla uyumlu olmazsa; ekonominin doğru yönde evrilmesinin de mümkün olmayacağı değerlendirmesinde bulundu.
Kaya, Türkiye'de de doğru ekonomik politikalar izlense de siyasi iklim, sermaye için referans olabilecek durumda olmadığından, ekonomi konusunda olumlu öngörüde bulunmanın da mümkün olmadığına vurgu yaptı.
Teşvik sistemi bölgeler arası kalkınmışlık farkını ortadan kaldırmadı tersine derinleştirdi
Diyarbakır DTSO Başkanı Mehmet Kaya, Diyarbakır ve bölge illerinin, ekonomik krizlerden çok daha fazla etkilendiğini vurgularken şu ifadeleri kullandı;
"Tabi bölge için şimdi hangi kriteri ele alırsak alalım, sosyoekonomik gelişmişlik ve yaşam kalitesi anlamında Türkiye'nin son illeri arasında, son sıradaki 20 il arasında yer alıyor. Bu sadece bugüne özgü değil, geçmişten gelen yanlışlar maalesef hala devam ediyor.
Bunu söylerken tam da bugünlerde 12 yıl önce çıkartılan, 6 bölgeli teşvik sisteminin bu ay, bakanlık tarafından açıklanan raporlarına baktığımızda; 12 yıllık bu teşvik sisteminin çıkma amacı bölgeler arası kalkınmışlık farkının ortadan kaldırılmasına yönelik iken dönüp baktığınızda tam tersi bir sonucun ortaya çıkardığını görüyoruz. Yani birinci bölge ve ikinci bölge diye gelişmiş bölgeler 12 yıl içerisinde toplam teşvikten neredeyse %60'a yakın pay almışlar.
“Bölgedeki iller teşvikten %20 bile pay alamıyor”
Şimdi 6. ve 5. bölgedeki, yani bizim de içinde bulunduğumuz belgeler, gelişmişlik sıralamasında, son sıralarda yer alıyor ve %20 bile pay alamamış. Şimdi siz teşvik sistemini bölgeler arası kalkınmışlık farkını ortadan kaldırmak üzerine kurdunuz sistem, farkı daha da açıyorsa buradaki hatayı iyi okumak lazım. Şimdi tam da böyle bir dönemi yaşıyoruz.
İhracatımızın %50-55'ini yaptığımız Iraq Kurdistan Bölgesi ile de çözülmesi gereken sorunlar var
Diyarbakır'dan en fazla ihracatın Irak Kurdistan Bölgesine yapıldığını dile getiren Ticaret Odası Başkanı Mehmet Kaya, yaşanan vize ve ulaşım sorunları başta olamak üzere çözülmesi gereken sorunlar olduğıunu aktardı.
Kaya, "Bir de tabi ki sonuçta bölgenin kendine özgü sorunları da var. İşte tamamen bölgesel kaynaklı, finans erişim gibi, yatırım ortamının yetersizliği gibi, bölgenin dünya ticaretine katılacağı limana uzaklık gibi sorunları var. İhracat pazarımız ki Diyarbakır'ın ortalama her yıl %50 - 55 bandında Güney Kürdistan ve Irak'a ihracat yapıyor. Ama burada halen tek bir kapıdan bu ticaret sürüyor.”
Beşeri gücümüz de Avrupa'ya göç ediyor
Genç nüfusun Diyarbakır ve bölgedeki iller için en önemli kaynak olduğuna deyinen Kaya, hak, hukuk, adalet ve ekonomi alanlarında yaşanan gerilemelerden dolayı, gençlerin de artık buradan gitmek istediklerine, dolayısıyla bölgenin de beşeri gücünü kaybettiğine dikkat çekti.
Kaya açıklamasında göç eden genç nufüsa ilişkin şu ifadelere yer verdi:
“Bizim bir tek avantajımız var, hep ifade ediyoruz. Bizim en önemli avantajımız beşeri sermayemiz, genç nüfusumuz. Biz de oda olarak daha çok genç nüfusun eğitilmesine yönelik çalışma yapıyoruz. Ama siz ne kadar çalışma yaparsanız yapın, bu tür dezavantajlı durumlar ortadayken, bu gençleri burada tutma şansımız da yok. Maalesef bu gençlerimizin büyük bir kısmı Avrupa'ya göç ediyor. Yani kendine iş bulmak için daha çok Avrupa ülkelerine giderek orada yaşamayı tercih ediyorlar. İşte bu da bizim en önemli avantajımız dediğimiz beşeri sermayemizi de kaybetmemize neden oluyor. Şimdi burada en çok yaşadığımız sorunlardan biri de bu.”
Dersler çıkararak "Yeni Teşvik Sistemi" başlatılmalı
Türkiye’deki teşvik sisteminin yanlış işletildiğine dikkat çekan DTSO Başkanı, yeni bir teşvik sistemin gerekli olduğunu beliterek şunları söyledi:
“Tabii ki bölgenin kendine özgü üstünlükleri var, biraz evlendiğimiz işte bu beşeri sermayenin varlığı. Nispeten bu 12 yıllık teşvikte de ortaya çıktı ki bizim Oda olarak başlattığımız tekstil organize sanayi bölgesinin şimdi genişlemesini de yapıyoruz.
İstihdam sayısında, o 12 yıl içerisinde 6.Bölge önemli bir rakam yakaladı. Bunun da temel sebeplerinden biri o 6.Bölgedeki illerin daha çok emek yoğunluklu sektörde büyüme göstermeleridir. Yani her il kendi çapında tekstil ve çağrı merkezi gibi çalışmalarla bölgedeki genç işsizliğe yönelik istihdam sayısında nispeten iyileşme gördük. Ama yeterli değil.
Dediğimiz gibi finansı erişim anlamında olsun, bölgede özellikle güçlü şirketlerin göç etmesini engelleyecek, onların yaşadığı sorunların giderilmesi anlamında olsun; yeni bir teşvik sistemi artık zorunlu hale geldi. Zaten 12 yıl doldu. Artık 12 yıl önce kurulmuş olan yatırımlar teşvikten yararlanamayacaklar, büyüseler bile yararlanamayacaklar. Onun için bu yeni bir teşvik sistemine şu 12 yıldan dersler çıkararak yeni bir teşvik sistemine ihtiyaç var. Şimdi Türkiye'deki duruma baktığımızda da doğrusu yanlış politikalar Türkiye'yi maalesef ekonomik anlamda büyük sıkıntılara soktu. Bu sorun hem Türkiye'yi hem bizleri de etkiliyor.”
“Mehmet Şimşek gerçekçi ekonomik politikalar belirliyor ama siyasi iklim buna uygun değil”
Son dönemlerde Mehmet Şimşek 'in getirdiği uygulamalar, evet dört dörtlük bir uygulama değil diyen Kaya, “siyasi takvimine baktığınız zaman bunu görebiliyoruz ama önemli ve doğru adımlar da atıyor” diye konuştu.
Kaya, “Dünyadaki ekonomik sistemin kabul ettiği doğru adımlar attı. Şimdi bu doğru adımları atıyorsanız, bunu destekleyecek ve bunun hayata geçmesini daha da güçlendirecek, özellikle demokratikleşme, hukuk ve adalette şeffaflığı da birlikte yapmanız lazım. Maalesef Türkiye şu an ekonomik anlamda doğru adımlar atılıyor ama demokratikleşme ve adalet hukuk anlamında istenilen noktada değil. Bu da neye sebep oluyor?
Burada iki tane önemli parametre çok etkileniyor. Birincisi, biz burada bölgesel anlamda finansa erişemiyoruz ama Türkiye genelinde de dünyadaki finansa erişim konusunda, büyük sorunlar yaşıyor. Ancak yüksek faizi kredilere ulaşılabiliyor. Yani insanlar bir ülkeye kredi verdiklerinde, onların demokrasinin hukukunu gözeterek faiz oranlarını belirlerler. Birincisi bu. İkincisi de sonuçta dünyada sermaye globalleşiyor ve hızla büyüyor. Şimdi siz dış yatırımcıyı getirmeden de bir ülkeyi geliştiremezsiniz. Sadece öz kaynaklarınızla, kendi markalarınızla büyüyemezsiniz ki Türkiye 'nin dünyada, yaygın sayılabilecek bir markası da yok diyebiliriz.”
“Demokrasiden verilden tavizler ekonomik olarak da büyük kayıplara neden oluyor”
Diyarbakır Ticaret Odası Başkanı Kaya, sermayenin güvenli olmayan yerde durmayacağına dikkat çekerek, sermayenin ülkede kalabilmesi için, ekonomik politkaların yanında siyasi adımların atılması gerektiğini şu sözlerle ifade etti:
“Dış yatırımcının gelebilmesi için de sizin ülkenizin; demokrasisini, adaletini ve hukukunu şeffaflaştırmanız gerekiyor. Türkiye bu adımları atmadığı sürece sadece ekonomik tedbirlerle faiz oranlarını düşürebilirsiniz, enflasyonunu nispeten düşürebilirsiniz ama bunu sürdürülebilir bir ekonomik model olarak uygulayamazsınız.
Bunun ekonomik model olarak ve güçlü bir şekilde oluşturmanız için bu üç adımı birlikte atmanız gerekiyor ki Türkiye ekonomik anlamda, düşük enflasyonlu ve hız büyümesini sağlayan güçlü ekonomi olabilsin. Geçmişte olduğu gibi demokratikleşen bir ülkeyle bunu yaşadı Türkiye.
Türkiye'nin 2011'den 2015'e kadar olan sürecine, özellikle 13 -15 arasındaki barış sürecindeki rakamlara baktığınızda bunu görebiliyorsunuz. Türkiye 2014'te yakaladığı 970 milyarı ancak ve ancak 2022'de 1 trilyonunu aşarak gayri safi milli hasılada gösterebildi. Irak'la ihracata bakalım, Irak'la ihracatı 2014 rakamını ancak 2022 yılında yakalayabildi. Yani dönüp baktığınız zaman, Türkiye demokrasiden verdiği tavizlerden dolayı ekonomide de çok büyük kayıplara uğradı."
Siyasette yapılacak değişimlerin, ekonomi ve diğer alanlara da etkisi olacağını hatırlatan Mehmet Kaya, Adalet ve Kalkınma Partisinin (AK Partinin) milliyetçilik üzerinden bir konfor alanı inşaa ettiğini ifade etti ve Milliyetçi Hareket partisi (MHP) ile kurguladığı siyasettin, AK Partiyi kuruluş ayarlarından uzaklaştırdığını ve eğer bunda ısrar edilirse de Türkiye'nin dar bir alana sıkışmaya devam edeceği uyarısında bulundu.
“AK Parti ya kendi ayarlarına dönecek ya da iktidarı milliyetçi bir yapıya verecek”
AK Partinin geçmişte askeri vesayete karşı sivilleşmeyi savunduğunu ve bunu tekrar yapabileceğine de deyinen Mehmet Kaya, görüşlerini şu ifadelerle dile getirdi:
"Maalesef Suriye politikasında da çok radikal, keskin bir karşıtlık oluşturdu, bir Kürt karşıtlığı oluşturdu. Bundan dönüş de çok kolay değil. Evet bazı adımlar atılıyor ama dönüp baktığınız zaman çözümle ilgili adımlarda da maalesef istenilen bir çözüm adımının olamayacağını görebiliyoruz. Şimdi bunları söylerken yapabilir mi diye konuşursak, bu AK Parti aynı zamanda 2002'deki iktidardan bugüne askeri vesayete karşı da bazı desteklerle birlikte zor olan bir süre için yapabildi. Ve o zaman kendisine destek veren askeri vesayetin yıkılmasında kendine destek veren unsurlarla, sol ile, entelektüel yapılarla, kürtlerle önemli bir dönüşüm yarattı bu ülkede.Bunu yine yapmak zorunda. Yapmazsa dört yıl sonra AK Parti'nin kuruluş ayarlarından uzaklaşıp bu ülkenin milliyetçi eksende bir iktidara dönüşmesi söz konusu olacak. Bu da AK Parti değil artık. Onun için AK Parti şu tercihi yapmak zorunda. Ya dört yıl sonra iktidarı milliyetçilere bırakacak ya da tıpkı 2011'lerde, yaptığı gibi 2007'lerde, 2008'lerde askeri vesayeti devletin içinden hızla uzaklaştırdığı bir dönüşümle dönüşüp yeniden Kürtlerle, demokratlarla, AK Parti'nin kuruluş ayarlarına dönerek yeniden bir dönüşüm yaparak kendilerini daha ileri götürecek bir hükümet sistemini kurabilir. Yani ya dört yıllık bir ömür ya da ani bir dönüşümle daha uzun süreli bir yönetim iktidarı hesaplayarak bu adımı atabilir.”