AMED TIMES - Ülgen, medya ve basının önemli rol ve misyonlara sahip olduğuna dikkat çekti ve basın doğru bilgilendirmeler yaptığında çok önemli katkılar sağladığı gibi yanlış bilgilendirme yaptığında da ciddi sorunlara ve topluma zarar veren sonuçlara etki ettiğini ifade etti.
Tabipler Odasının muhalif olmasından dolayı görüş ve önerilerinin medya organlarında gerektiği gibi yer verilmediğini hatta zaman zaman fişlemelere varan eleştirel haberlerle kendileriyle ilgili algı çalışmaları yapıldığını söyleyen Veysi Ülgen, böylesi bir ortamda doğru bilgilendirme yapan ve medya etiğine önem veren medya organlarına daha fazla ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Sağlıktan para kazanıldı
Ülgen Amed Times’a yaptığı açıklamada Türkiye'deki sağlık sisteminin özelleştirilmesi ve sağlık çalışanlarının karşı karşıya kaldığı sorunlar hakkında da eleştirilerde bulundu. Ülgen, mevcut sağlık sisteminin temellerinin 12 Eylül döneminde atıldığını ve bu sürecin Turgut Özal döneminde hız kazandığını belirtti. Özel sektörün sağlık hizmetlerine dahil edilmesiyle birlikte hastaların müşteri, sağlık kurumlarının ise işletme haline dönüştüğünü ifade ederek şu ifadelere yer verdi;
“Bu sistem o dönem Türkiye'nin ihtiyacı değildi, uluslararası sermayenin ihtiyacıydı. Onların Türkiye'ye bir dayatmasıydı, sadece Türkiye değil, bütün ülkelere dayatıyorlardı. Sağlıktan para kazanıldı. 90'lı yıllarda sağlık reformu dedikleri şey tam olarak AKP'nin sağlıkta dönüşüm politikasının kendisidir. Eğer 1990'larda reform diye nitelendirdikleri bu paket hayata geçmediyse, o dönemde sağlık kolundaki sendikaların sesini yükseltmesi ve TTB'nin mücadelesi sayesindedir. Şimdi 2003'te AKP o dönemki arkasına aldığı rüzgarla, birçok etkenle beraber Avrupa Birliği süreci olsun, kullanılan demokratik söylemler ve bunların etkisiyle özel sermayenin uluslararasılaşması, özelleştirme sürecine neden oldu. Fakat burada da yine TTB'nin ve SES'in direnişi oldu. Hasta sayısı fazla. Hasta sayısı fazla olunca tabii burada özel sektörün iştahı kabarıyor. Özel de zaten onu bekliyor. Ya da burada bir de sağlık göçü var. İnsanlar büyük kentlere gidiyor. İstanbul, Ankara, İzmir ve yakınımızdaki Adana'ya. Yani büyük kentlere yoğunlaşan bir sağlık turizmi var."
"Randevu sisteminin başarısız olduğunu söylüyoruz"
Sağlık sisteminde yaşanan sorunların bir tesadüf olmadığını belirten Ülgen, şunları belirtti: "Yani bu randevu sistemi, sistemin kendisidir. Çözümsüzlük de sistemin kendisidir. Yani bunlar bu sistemi de çözmek istemiyorlar. SSK kuyruğu var diyorlardı ama SSK kuyruğu bundan daha iyiydi. Çünkü en azından vatandaş kuyruğa girdiğinde üç saat sonra, dört saat sonra da olsa sıra geliyor. Bunda altı aya kadar uzayan durumlar var. Biz bu randevu sisteminin başarısız olduğunu söylüyoruz. Bu şehir hastaneleri, bu kamu özel ortaklığından vazgeçilmelidir. Yani devlet bu kamu hastanelerini yapacak gücü var. Yapacak bütçesi var. Bunu iyi görmek gerekiyor.”