DİYARBAKIR

Amed Times’tan Diyarbakır Barosu'na ziyaret

Abone Ol

AMED TIMES - Eren, yargının bağımsızlığına dair endişelerini dile getirirken, özellikle kamu kaynaklarının suistimal edilmesine ilişkin iddiaların üzerine kararlılıkla gidilmesi gerektiğini vurguladı.

"Yargı siyasetten bağımsız olmalıdır"

Eren, yargının her türlü güç odağından ve siyasetten bağımsız olması gerektiğini belirtti. Eren, yargının bağımsız olmadığı sürece tarafsız kararlar vermesinin mümkün olmadığını ifade ederek şu açıklamaları yaptı:

“Yargı, her türlü güç ortamında, iktidardan bağımsız olmalıdır. Siz yargıyı bağımsız kılmadığınız sürece ve tarafsız kararlar verecek bir noktaya getirmediğiniz sürece, ülkede hukuk da hukuk devleti kavramı da hukukun üstünlüğü de sürekli tartışma konusu olur. Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca, yargı her dönemde, istisnasız, iktidara gelen her siyasal parti yargı bağımsızlığı üzerinde taahhütte bulunmuştur. Ancak, bir aşamadan sonra, yargıyı her güç odağı ve her siyasal iktidar, kendi ideolojik ve politik ilkeleri doğrultusunda kendi hedeflerine göre kalkan olarak kullanmıştır ve kullanıyor. İşte asıl sorun bu. Siz yargıyı kendinize bağımlı kıldığınız sürece, bu ülkede hukukun üstünlüğünden bahsedemezsiniz."

Diyarbakır Baro Başkanı Eren, yargı kararlarının eleştirilebileceğini ancak yargıya talimat veren veya yön veren siyasal söylemlerin, yargı üzerinde baskı oluşturduğunu ve bu durumun yargıya bakış açısındaki en önemli sorunlardan biri olduğunu vurgulayarak: "Her yargı kararı eleştirilebilir, bu konuda hiç kimsenin itirazı yok. Ancak, yargıya talimat verecek şekilde, yön verecek şekilde, yargıyı baskılayan siyasal söylemler, yargıya bakış açısında en önemli işarettir. Biz Türkiye’de yargının güç odakları ve siyasal iktidarların karar aldıracakları bir mecraya taşınmasının karşısındayız."

Yargı anlayışının değişmesi lazım

Nahit Eren, yargının bağımsız ve tarafsız bir yapıya kavuşması gerektiğini belirterek, bu durumun gerçekleşmediği sürece toplumun adil kararlar beklemesinin çok zor olduğunu söyledi.

"Siz yargıyı bu noktaya getirirseniz, bu yargıdan da adil kararların çıkmasını veya adil kararların verilmesini beleyemezsiniz ve bizim toplum olarak da adil kararla karşılaşma şansınız çok zor olur. Bu anlamda güç odaklarının etkisine rağmen, yargının bütün bu baskılardan kurtulması gerekiyor. Yargı anlayışının değişmesi lazım."

"Rüşvet iddiaları ciddi bir sorun"

Baro Başkanı Nahit Eren, Türkiye'de rüşvet iddialarının her dönem önemli bir sorun olduğunu ve kamu kaynaklarının kişisel amaçlar doğrultusunda kullanılmasının önlenemediğini dile getirdi. Eren, özellikle kayyım uygulamalarıyla birlikte kontrol mekanizmalarının zayıfladığını belirterek şunları söyledi:

"Rüşvet iddiaları Türkiye'de her dönem önemli sorunlardan biri. Kamu kaynaklarının kişisel amaçlar doğrultusunda kullanılması, ekonomik anlamda önüne geçilemeyen, daha doğrusu yönetsel anlamda kişisel menfaat boyutuyla önüne geçilemeyen bir konu. Özellikle kayyımlarla birlikte bu kontrol mekanizması da zayıfladı. Evet, belli bir amacı kendinize hedef olarak koyarsınız, ama burada mevcut yerel yönetimlerin pozisyonlarından el çektirilip 'Yeter ki bu siyasal partinin ya da bu siyasi düşüncedeki insanların denetim ve kontrolünde bir yönetim anlayışı olmasın' diye her türlü yöntemi doğru bulursanız, netice itibariyle kontrolsüz bir alan oluşur."

“Bizim en çok itiraz ettiğimiz şey kayyım rejiminin getirdiği ve seçilmiş kişilerin görevden alınmasıdır”

Nahit Eren, kayyım uygulamalarının ve seçilmiş kişilerin görevden alınmasının, rüşvet ve yolsuzluk iddialarını artırdığını belirtti. Özellikle Bağlar Belediye Başkanı'nın pozisyonunu örnek vererek, kamu makamlarının kişisel çıkarlar için kullanılmasının yaygınlaştığını ifade ederek, görüşlerini şu sözlerle dile getirdi.

"Bizim son iki dönemdir bölgede en çok itiraz ettiğimiz şey, kayyım rejiminin getirdiği ve seçilmiş kişilerin görevden alınmasıdır. Bu, bürokrasiden ya da orayı hak etmediğini düşündüğümüz birinin getirilmesiyle menfaat olgularını daha da güçlendiriyor. Bağlar Belediye Başkanı'nın pozisyonunu düşünelim. İnanılmaz bir güç odağı olarak görülüyor. Devlet ya da siyasal iktidar beni buraya getirdi ama adeta dokunulmaz bir alan yaratmış gibi bir yönetim sergiledi. Bu, kamusal yarar dışındaki kişisel yarara yönelik bir kullanım noktasına getirdi. Bu yaygındır. İhaleler ya da ruhsat işlemleri ile ilgili yapılanlar, kamuoyuna da yansıdı."

Eren, kamu kaynaklarının kişisel amaçlar için kötüye kullanıldığına dikkat çekerek, bu durumun kontrolsüz bir hale geldiğini belirterek:

"Gelinen aşama, ciddi bir şekilde kamu kaynaklarının ya da o kamusal makamın kişisel amaçlar için çok kötü bir şekilde kullanıldığını maalesef gösteriyor" dedi.