4B, kadınların ataerkil toplumdaki eşitsizliğe karşı bir duruş sergileyerek, sosyal medyada geniş yankı uyandırıyor. Trump'ın yeniden başkan seçilmesinin ardından, hareketin küresel bir kültürel etki yaratıp yaratmayacağı tartışılıyor.
4B hareketi, ataerkil toplumlardaki kadınlara yönelik baskılara karşı çıkan ve erkeklerle etkileşimden kaçınmayı savunan bir feminist hareket olarak Güney Kore'de doğmuştur. "4B" terimi, Korece'deki dört "B"nin baş harflerinden türetilmiştir: bisekseu (erkeklerle seks yok), biyeonae (erkeklerle çıkmak yok), bihon (erkeklerle evlenmek yok) ve bichulsan (çocuk sahibi olmak yok). Bu hareket, kadınların erkeklerle kurdukları geleneksel ilişki biçimlerinden uzak durmalarını savunuyor.
Hareketin kökenleri, 2016 yılında Güney Koreli kadınların, toplumun kadın düşmanı tutumlarına karşı çıktıkları sosyal medya odaklı Korseden Kaçış hareketine dayanıyor. Bir yıl sonra ise #MeToo hareketi ile kadınlar, maruz kaldıkları cinsel istismarı kamuoyuyla paylaştılar ve 4B hareketi, bu süreçle daha geniş bir ses buldu.
Son zamanlarda, 4B hareketi, özellikle ABD'deki toplumsal ve politik gelişmelerle bağlantılı olarak dünya çapında daha fazla dikkat çekiyor. Donald Trump'ın yeniden başkan seçilmesi, kadın hakları konusunda geri adım atılmasını sağlayan politikalar, ve özellikle Roe v. Wade kararının iptali, 4B hareketinin yeniden gündeme gelmesine neden oldu. Trump'ın politikalarına karşı çıkanlar, 4B hareketini, erkeklerle etkileşimde bulunmanın kadınlar için yarattığı eşitsizliklere karşı bir duruş olarak görmeye başladılar.
Her ne kadar hareket, tüm kadınlar arasında yaygın bir tepki haline gelmese de, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadın düşmanlığını sorgulayan önemli bir tartışma başlattığı söylenebilir. Hareketin temel ilkelerini savunanlar azınlıkta olabilir, ancak sosyal medyada bu konuya dair artan tartışmalar ve dikkat çekici tepkiler, hareketin kültürel etkisinin giderek büyüdüğünü gösteriyor.